Sayfa İçeriği: Ziya Gökalp Sözleri, Ziya Gökalp Sözleri 2019, Ziya Gökalp Sözleri Resimli, Ziya Gökalp Sözleri Facebook, Ziya Gökalp Özlü Sözleri, Ziya Gökalp Ünlü Sözleri, Ziya Gökalp Sözleri Kısa
1924 yılında İstanbul'da vefat eden ünlü yazar, şair olan ve edebiyat dünyasının önemli isimlerinden olan Ziya Gökalp Sözlerini bir araya getirdik. Sizlerde sosyal medya hesaplarınızdan Özlü Ziya Gökalp Sözlerini sevdikleriniz ile paylaşabilirsiniz.
Editörün Seçimi: Sen ben yokuz, biz varız. (Ziya Gökalp)
" 'Ocağımız sönmesin', Türklerin eski duasıdır. "
Serseri bir aşka gönül bağlayan
Nasıl verebilir yurda yeni can?
Şair, kendi ruhunu bulandır.
Ribot diyor ki: "Zihin fazla bir gelişmeye uğrayınca özyapıyı bozar." Bireyde zihin ne ise, toplumda da uygarlık odur. Bireyde özyapı ne ise, toplumda da kültür odur. Bundan dolayı, zihnin fazla gelişmesi bireysel özyapıyı bozduğu gibi, uygarlığın fazla gelişmesi de ulusal kültürü bozar. Ulusal kültürü bozulmuş olan uluslara 'yozlaşmış uluslar' adı verilir.
FeῘsefe, biῘime aykıɾı hüküm çıkaɾmaz.
Sen ben yokuz, biz varız.
Başka bir toplumun içine giderse, sıla hastalığına uğrar, duygu bakımından bağlı olduğu halde, bir ferdin, istediği zaman milletini değiştirebilmesi kendi elinde değildir. Çünkü, milliyet de, dışarıda var olan bir gerçektir. İnsan milliyetini bilgisizliği yüzünden tanıyamamışken, sonradan araştırıp soruşturarak bulabilir. Fakat, bir partiye girer gibi, sırf iradesiyle şu veya bu millete katılamaz.
"Zaten, erkekler sevgililerine verdikleri sözleri çabuk unuturlar."
Serseri bir aşka gönül bağlayan
Nasıl verebilir yurda yeni can?
“Kadın yükselmezse alçalır vatan,
Samimi olamaz onsuz bir irfan!..”
VATAN NE TÜRKİYEDİR TÜRKLERE NE TÜRKİSTAN; VATAN BÜYÜK VE MÜEBBET BİR ÜLKEDİR: TURAN!
Serseri bir aşka gönül bağlayan
Nasıl verebilir yurda yeni can?
Demir sana tapar, şimşek baş eğer,
İsteme, sen yarat; görme, sen göster!
"Turan, bütün Türk Milleti'nin birleşmesi anlamına gelir. Türk, bir milletin adıdır. Millet kendine özgü bir kültürü olan bir topluluk demektir. Öyleyse Türk'ün yalnız bir dili, bir kültürü olabilir."
Düşünmek ve söylemek kolaydır, fakat yapmak ve üzerine başarıyla sonuçlandırmak çok güçtür.
Pirden sual ettim. "Sevgilim hani?"
Dedi bana: "Önce kendini tanı!..."
Demir sana tapar, şimşek baş eğer,
İsteme, sen yarat; görme, sen göster!
Şair, hakîm gelmiş bizden de; çokça
Kimi Farsî yazmış, kimi Arapça…
Fransızca, Rusça, Çince yazmışız,
Türkçe ancak birkaç hece yazmışız.
Başka uluslar, çağdaş uygarlığa girmek için geçmişlerinden uzaklaşmak zorundadırlar; oysa Türklerin çağdaş uygarlığa girmeleri için, yalnız geçmişlerine dönüp bakmaları yeter.
Milletini tanı, ümettini tanı, medeniyetini tanı!
Sakın hakkım var deme. Hak yok, vazife vardır!
İnsani şahsiyetimiz, bedenimizde değil, ruhumuzdadır.
Düşmanın ülkesi viran olacak!/ Türkiye büyüyüp Turan olacak!
Vatan, uğruna hayatlar feda olunan mukaddes bir ülke demektir.
Eski Türklerde ana soyuyla baba soyu değer bakımından birbirine eşitti.
Gerçeği arayanlar, başka başka yollardan gitseler bile, sonuçta aynı hedefe ulaşırlar.
Halk lisanının tabii kelimeleri zihayat ve hissi manaları kabul edemez. Bundan dolayıdır ki her kavim ıstılahlarını, dini kitabının yazılmış olduğu lisandan alır.
Türklük cereyanı, Osmanlılığın muarızı olmak şöyle dursun, hakikatte en kuvvetli müeyyididir. Yalnız her yeni cereyanın olduğu gibi, bu mesleğin de bir kısım gençlerden mürekkep müfritleri vardır ki yanlış tefsirlere sebep oluyorlar. Türklük "kozmopolitlik" e karşı İslamiyet ve Osmanlılığın hakiki istinatgahıdır.
Ümit, benim ɾuhumun vazgeçiῘmez ihtiyaçῘaɾındandıɾ.
Düşmanın üῘkesi viɾan oῘacak, Tüɾkiye büyüyüp tuɾan oῘacak.
Düşünmek ve söyῘemek koῘay, fakat yaşamak, heῘe başaɾı iῘe sonuçῘandıɾmak çok zoɾduɾ.
Sakin hakkım vaɾ deme. Hak yok, vazife vaɾdıɾ!
ÜῘkü uğɾunda gönüῘῘeɾ deῘidiɾ. KişiῘeɾ üῘkü uğɾunda öῘmeῘidiɾ.
Felsefe, bilime aykırı hüküm çıkarmaz.
Ülkü uğrunda gönüller delidir. Kişiler ülkü uğrunda ölmelidir.
Türkleri sevmeyen bir kürt kürt değildir, kürtleri sevmeyen bir Türk de Türk değildir.
Bir ülkünün güçlenmesi için iki duygunun yardımı gerekir. Bunlardan biri, "ulus sevgisi"dir ki ulusal övünçlerle halk geleneklerinden doğar. İkincisi, "ulusal kin"dir ki her hangi bir baskıcı yönetime karşı hınç ve düşmanlık uyandırmakla ortaya çıkar.
Ey bugünün Türk genci! Bütün bu işlerin yapılması asırlardan beri seni bekliyor.
İlim, objektif ve müspet (pozitif) olduğu için, beynelmileldir (milletlerarasıdır), binaenaleyh (bundan dolayı), ilimde Türkçülük olamaz.
Halbuki Anadolu inkilabına kadar, devletimizin, milletimizin hatta lisanımızın adları, Osmanlı kelimesi idi. Türk kelimesi ağza alınamazdı. Hiç kimse "Ben Türküm" demeğe cesaret edemezdi. Son zamanlarda Türkçüler böyle bir iddiaya cüret ettikleri için, sarayın ve eski kafalıların menfuru oldular (nefretini üzerlerine çektiler).
Türkçülük, siyasi bir fırka (parti) değildir; ilmi, felsefi, bedii (estetik) bir mekteptir; başka bir tabirler, harsi (kültürel) bir mücadele (çalışma) ve teceddüt (yenilik) yoludur. Bu sebeplerdir ki, Türkçülük, şimdiye kadar bir fırka (parti) şeklinde siyasi mücadele meydanına atılmadı; bundan sonra da şüphesiz atılmayacaktır.
Türkler, hürriyet ve istiklali sevdikleri için, iştirakçi (komünist) olamazlar. Fakat müsavatperver olduklarından (eşitliği sevdiklerinden) dolayı, fertçi de kalamazlar. Türk harsına en uygun olan sistem solidarizm yani tesanüdçülüktür (dayanışmacılıktır).
Dün yalandı, yarın gerçek.
Yol verince gizli yurt
Aldı bizi bir bozkurt,
Kafdağı'ndan geçirdi
Türk iline yetirdi.
Kadınlar, örtünmeyle ilgili hiç bir kurala bağlı değildiler.
Yayların kirişi urgana dönmüş,
Şahin, yuvasında doğana dönmüş,
Türk yurdu soyulmuş soğana dönmüş,
Kılıç satır olmuş, takan nerede?
Gideyim, arayım: Kalkan nerede?
Milliyet hissinin hakim olduğu bir memleketi, ancak milliyet zevkini nefesinde duyanlar idare edebilirler.
" Bedenimin babası Ali Rıza Efendi, hislerimin Namık Kemal, fikirlerimin Ziya Gökalp'tır. "
Yayların kirişi urgana dönmüş,
Şahin, yuvasında doğana dönmüş,
Türk yurdu soyulmuş soğana dönmüş,
Kılıç satır olmuş, takan nerede?
Gideyim, arayım: Kalkan nerede?
Hayatın özü yaratıcı bir gelişimdir.
Ey Tanrı icabet kıl bu duaya:
Bizi de kavuştur Kızılelma’ya…
Yol ver bize kara Balkan!
Selanik’e varacağız
Al kanları henüz akan
Yaraları saracağız!
Beni cennet vâ’di ile avutma,
O kalbimdir, çünkü sevgi elidir,
Cehennemin azabıyla korkutma,
Korku nedir bilmez: Gönlüm delidir.
Demir sana tapar, şimşek baş eğer, İsteme, sen yarat; görme, sen göster!
Bir ülkede öğretmenlere gerekilen değer verilmezse, bilim de değerli olmaz.
Düşünmek ve söylemek kolay, fakat yaşamak, hele başarı ile sonuçlandırmak çok zordur.
Ulusal bilinç nerede oluşmuşsa, artık orası sömürge olma tehlikesinden sonsuza değin kurtulmuştur.
Türkçülük hakkında ne kadar açıklama yapılırsa yapılsın, yine bazı zihniyetler tereddütten, bazı fikirler kapalılıktan kurtulamıyor.
“Türk”, bir ulusun adıdır. Ulus, kendine özgü kültürü olan bir topluluk demektir. Öyleyse Türk’ün yalnız bir dili, bir tek kültürü olabilir.
O şey nedir?.. bir vecidli gönül mü?
Kudsi olan her şey ona dil midir?
Öyleyse al benim de son sözümü:
Din kalpteki vecdin müsbet ilmidir!
Görülüyor ki şamanizmdeki gerek totemler, gerek koruyucu ruhlar hep dişidir. Bu dinin, kadın dini olduğu bununla da kesinleşmiş olur.
Ey oğullarım! Çok yaşadım, mızrakla çok cenk ettim, çok ok attım, çok aygırlara bindim. Düşmanları ağlattım, dostları güldürdüm. Gök Tanrı?ya her şeyi feda ettim. Size de yurdumu veriyorum.
Eski Türk dini Yakut Türklerinde hala yaşamaktadır.
Türkçüler de ulusu kavim topluluğuyla karıştırırlar. Kavim, aynı anadan aynı babadan üremiş; içinde hiç yabancı karışmamış, kandaş bir topluluk demektir.
Sonuçta Osmanlıcanın, kültürümüzden pek az bir payı vardı; bundan dolayı, ona uygarlığımızın diliydi, diyebiliriz.
İki dinli bir insan olmadığı gibi, iki uygarlıklı bir ulus da olamaz.
İlk arabayı yapan Kanklı Beydir, Türkler, arabalarla seyahat etmeğe, ta İskitler devrinde başlamışlardır.
Yunus İmredeki İmre kelimesi, Oğuz ilinin İmre boyundan başka bir şey değildir.
"İl mi yaman, bey mi yaman? darb-ı meseli (atasözü), hükümranlığın hakanda olmayıp, ilde olduğunu gösterir.
Mahmut-ı Kaşgari lügatında zikrolunan "Ülkeden geçilir, töreden geçilmez" darb-ı meseli (atasözü), milli harsa verilen kıymetin derecesini gösterir.