Güzel Sözler
Mobil uygulaması yayında
Ücretsiz

Yahya Kemal Beyatlı Sözleri

Sayfa İçeriği: Yahya Kemal Beyatlı Sözleri, Yahya Kemal Beyatlı Sözleri Facebook, Özlü Yahya Kemal Beyatlı Sözleri, Yahya Kemal Beyatlı Şiirleri, Yahya Kemal Beyatlı Sözleri 2019, Yahya Kemal Beyatlı Sözleri Twitter

1800 ve 1900'lü yıllarda yaşayan ve yazdığı şiirler günümüzde de okunan Yahya Kemal Beyatlı Sözleri sizler için derledik. Sosyal medya hesaplarınızdan sizler de Yahya Kemal Beyatlı Şiirlerini paylaşımda bulunabilirsiniz.

Yahya Kemal Beyatlı Sözleri

Editörün Seçimi: İnsan alemde hayal ettiği müddetçe yaşar. (Yahya Kemal Beyatlı)


 Sevdiklerim göçüp gidiyorlar birer birer
Ay geçmiyor ki almayayım gamlı bir haber.
Kalbim zaman zaman bu haberlerle burkulu;
Zihnim düşünceden dağınık, gözlerim dolu.


Kalbimin takati yok, hem bu duyuş çok sürecek…
Macera başlamadan ben buradan ayrılayım.


Sandımki güzelliğin cihanda
Bir saltanatın güzelliğiydi


Bazı yerler vardır ki ruh eser.


Şu kopan fırtına Türk ordusudur ya Rabbi,
Senin uğrunda ölen ordu budur ya Rabbi,
Ta ki, yükselen ezanlarla müeyyed namın
Galib et, çünkü bu son ordusudur İslamın.


Zihnim bu şehirden, bu devirden çok uzakta. / Yahya Kemal Beyatlı


Zil, şal ve gül. Bu bahçede raksın bütün hızı…
Şevk akşamında Endülüs üç def’ kırmızı…
Aşkın sihirli şarkısı yüzlerce dildedir.
İspanya neş’esiyle bu akşam bu zildedir.
Yelpâze çevrilir gibi birden dönüşleri,
İşveyle devriliş, saçılış, örtünüşleri…


Bu defa farkına vardım ki ihtiyarlamışım.
Hayatı bir camın ardında gösteren tılsım
Bozulmuş anlıyorum, çıktığım seyahatte.
Cihan ve ben değiliz artık eski halette.


Ey talih! Ölümden de beterdir bu karanlık;
Ey aşk! O gönüller sana mal oldular artık;
Ey vuslat! O aşıkları efsununa ram et!
Ey tatlı ve ulvi gece! Yıllarca devam et!


Kuru ekmekle, bayat peyniri lezzetle yiyen,
Çeşmeden her su içerken: “Şükür Allah'a” diyen
Yaşıyor sade maişetlerin en safında;
Ruh esen kuytu mezarlıkların etrafında.


Silkin ve sakin ol! dedim, avare gönlüme,
Artık kederli hisleri bir bir içinden at!


Hala mütehayyilim sadanın
Gönlümde kalan akislerinden


Bir lahzada bir pancur açılmış gibi yazdan
Bir bestenin engin sesi yükseldi boğazdan
Coşmuş gene bir aşkın uzak hatırasıyle
Aksetti uyanmış tepelerden sırasıyle


Şiir, ilham perisi ile başbaşa kalınınca yazılır.


Sen nerdesin, ey sevgili,yaz günleri nerde!


Kalbi olanların dili yok, dili olanların kalbi yok.


Gönüldendir şikâyet kimseden feryâdımız yoktur.


Toprakta tek bir medeniyet vardı: Türk medeniyeti.


Kalbim yine üzgün, seni andım da derinden
Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden
Yorgun ve kırılmış gibi en ince yerinden
Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden


Balkan şehirlerinde geçerken çocukluğum;
Her lâhza bir alev gibi hasretti duyduğum.
Kalbimde vardı 'Byron'u bedbaht eden melâl
Gezdim o yaşta dağları, hulyâm içinde lâl...
Aldım Rakofça kırlarının hür havâsını,
Duydum, akıncı cedlerimin ihtirâsını,


Ölmek kaderde var, yaşayıp köhnemek hazin bir çare yok mudur buna ya rabbe'l alemin. / Yahya Kemal Beyatlı


Güçlü olan, yenilmeyen yalnız azımdır. / Yahya Kemal Beyatlı


İnsan alemde hayal ettiği müddetçe yaşar. / Yahya Kemal Beyatlı


Günler kısaldı. Kanlıca’nin ihtiyarları
Bir bir hatırlamakta geçen sonbaharları.


Hiç dönmemek ölüm gecesinden bu sahile,
Bitmez bir özleyiştir, ölümden biter bile.


Körfezdeki dalgın suya bir bak, göreceksin:
Geçmiş gecelerden biri durmakta derinden;
Mehtap… iri güller… ve senin en güzel aksin…
Velhasıl o rüya duruyor yerli yerinde!


Denilebilir ki İstanbul’u, Üsküdar’ı ve Boğaziçi’ni, her tepeden, her kıyıdan, her köşeden, her mevsimde, sabah, öğle, akşam ve gece saatlerinde, derinden derine seyredecek bir sanatkar kaç türlü yeni güzellik bulur; bunların koleksiyonunu tamamlamaya bir insan ömrünün yetmeyeceğine karar verir.


Her gezmeğe çıkmasıyle her yer
Bir zevkini andırır baharın.
Endamını zanneder görenler
Bir bestesi eski bestekarın.


Yalnızlığın azabı her işkenceden beter;
Yalnız bu kahrı insanı tahrip için yeter


"İnsan, alemde hayal ettiği müddetçe yaşar."


Şâir doğmuş olanlar bile nazmetmek kaabiliyetini yavaş yavaş edinirler. Şâirin şâir olarak doğduğuna dâir eski bir îtikad(inanış) vardır ki doğrudur; hiçbir edebî terbiyeye muhtâc olmaksızın yetişebileceğini iddiâ edenlerin sözleri ise efsânedir.


İnsan alemde hayal ettiği müddetçe yaşar.


Bugünse yeryüzü hep madde, her ufuk maddi.
Demek ki alemin artık göründü serhaddi.


Dünya güzel göründü resimleşmiş uykuda


Bir yoldu parıldayan, gümüşten, Gittik… Bahs açmadık dönüşten.


Şiirde lisan, zevk, fikir, mazmun, her şey eskir, yalnız aşk eskimez her dem tazedir.


Mazi yosunla örtülü bi göl ki yok dibi,/ Mevsim serin ve bahçede yaprak yığın yığın.


Sahte bir şiir iyi okunamaz… olsa olsa mevzun cümlelerden mürekkep bir parçayı iyi kıraat etmiş olur.


Bütün bu amiller, gitgide, devleti Latinlikten uzaklaştırıyor, ekseriyeti şarklı, Hristiyan ve Eski Yunancadan bozma bir dille konuşan halka mal ediyor.


Bir nesil evvelkilere mevhum saltanat tatlı bir hayal, milliyetler esasları üzerinde bir Türk milliyeti acı bir hakikat görünüyor. Bugün biz o mevhumeye acı hayal,Türk devletine tatlı hakikat diyoruz.


Bir milletin dilini ifade edecek olan sanatkarın o milletin, bütün tarihinde dilinin geçirmiş olduğu Safhaları sadece bilmesi değil, benimsemesi lazımdır. Her millette olduğu gibi, bizde de kelimeleri şiir canlandırmış nesir sadece kullanılmıştır.


Sen de Yorum Yap veya Sözünü Yaz