Sayfa İçeriği: Uğur Mumcu Sözleri, En Anlamlı Uğur Mumcu Sözleri, Uğur Mumcu Sözleri 2019, Özlü Uğur Mumcu Sözleri, Güzel Uğur Mumcu Sözleri, Uğur Mumcu Sözleri Kısa, Etkileyici Uğur Mumcu Sözleri
1900'lü yıllarda yaşayan ve 1993 yılında aramızdan ayrılan ünlü gazateci Uğur Mumcu'yu sevgi ve saygı ile anıyoruz. Sizler için hazırladığımız Uğur Mumcu sözlerini Whatsapp, Twitter, İnstagram hesaplarınızdan paylaşabilirsiniz.
Editör Seçimi: Özgürlüğe adanmış bir top çiçek gibiyiz şimdii. Hep birlikteyiz ey halkım! UNUTMA BİZİ! (Uğur Mumcu)
Anayasaya bakarsanız , kanunlar önünde herkes eşittir.Uygulamaya göz atarsanız , insanlar ÇEŞİT ÇEŞİTTİR.
”Kemalizm benim yaşam şeklimdir.”
“Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunamaz.”
MiIIiyetçiIik, sömürücüIerin değiI; Mustafa KemaI devrimciIerinin bayrağıdır.
"Ben Atatürkçüyüm.... Ben, cumhuriyetçiyim... Ben lâikim... Ben antiemperyalistim... Ben tam bağımsız Türkiye'den yanayım... Ben insan hakları savunucuyum... Ben, terörün karşısındayım... Ben, yobazların, hırsızların, vurguncuların, çıkarcıların düşmanıyım. Dün sabaha değin, araştırarak yazdığım hiçbir konuyu yalanlayamadınız. Öyleyse vurun, parçalayın, her parçamdan benim gibiler beni aşacaklar doğacaktır."
Bir kişiye yapılan haksızlık, bütün topluma karşı işlenen bir suçtur.
Atatürkçülük ne demektir? Atatürkçülük, kısaca ulusal bağımsızlık ve ulusal onur demektir. Atatürkçülük, özetle antiemperyalist bir Kurtuluş Savaşı’nı başlatan ve sürdüren bir eylem ve öğretidir.
“İmam-hatip liselerini bitirenler neden ilahiyat fakülteleri ve İslam enstitülerine
gitmiyorlar da ille de kaymakam, vali, savcı, yargıç ve subay olmak istiyorlar?
Bu uzun vadeli eğitim ve bürokratik yerleşim projesini kimler planlıyor? “
Haklıdan yana değil, güçlüden yana olanlar korkak ve kaypak olurlar. Güç merkezi değiştikçe dönerler; fırıldak olurlar.
Türkiye, bir «İslamcı devlet» değildir; lâiktir, lâik kalmalıdır. Ve lâik kalacaktır.
Lâiklik ilkesi, "sahte Atatürkçüler" ile "sahte Müslümanlar"ın aralarında paylaşacakları bir koz değildir...
Muhafazakârlık, "muhafaza" ve "kâr" hecelerinden oluşuyordu...
Dinin sahtesi, siyasete karışmış olanıdır. Din duygularının ve dince kutsal kavramların siyaset adına kullanılması ile din, din olmaktan çıkar, siyasetin aracı olur.
”Kimi ölüler bize ne kadar yakın. Yaşayanların birçoğu ne kadar da ölü.”
”İnsanlar sadece konuştukları şeylerden değil, sustukları şeylerden de sorumludurlar.”
”Evrensel kültürün sanat ve düşün rüzgârları ile Türkiye er geç çağdaş uygarlığa demir atacak.”
”Bir ulus, ne kadar okuma-yazma, öğrenme, araştırma eğilimde ise, o kadar sağlam, o kadar hoşgörülü ve demokrat yapıda olur.”
ÖyIeyse vurun, parçaIayın! Her parçamdan benim gibiIer, beni aşacakIar doğacaktır.
HakIıdan yana değiI, güçIüden yana oIanIar korkak ve kaypak oIurIar Güç merkezi değiştikçe dönerIer; fırıIdak oIurIar.
Bir topIum böyIe çöker işte. DevIetin yerini kaba kuvvet aIır, susuIur! Yasanın yerini din aIır, korkuIur! YoIsuzIukIar, cinayetIer birbirini izIer, eIIer koIIar bağIanıp götürüIür!
Ne zaman uygar oIacağız biIir misiniz? Bir katiI ya da kaçakçı iIe bir aydın arasındaki farkı anIadığımız gün!
"Cemaatlere, tarikatlara giren çocuklar 30 sene sonra general olacaklar cumhuriyete karşı ayaklanacaklar."
"Bir kişiye yapılan haksızlık tüm topluma karşı işlenmiş bir suçtur. Susanlar da bu insanlık suçlarına katılmış olur."
Haklıdan yana değil, güçlüden yana olanlar korkak ve kaypak olurlar Güç merkezi değiştikçe dönerler; fırıldak olurlar.
Evrensel kültürün sanat ve düşün rüzgârları ile Türkiye er geç çağdaş uygarlığa demir atacak.
Gelecek nesilleri değil, gelecek seçimleri düşünen politikacılarımız bu tablonun ressamlarıdırlar. “Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” parolası ile liberalizm, en acı örneğini Türkiye’de vermiştir.
Döviz transferi nedir, vergi iadesi nasıl alınır, devlet nasıl dolandırılır, bunları Mıgırdıç’tan daha iyi bilecek bir Allah’ın kulu yoktur, olamaz da… Yahya Demirel, bu konuda Mıgırdıç’ın yanında henüz çırak bile sayılmaz.
Bir kişiye yapılan haksızlığı her insan yüreğinde ve bilincinde duymalıdır bütün ağırlığınca. Bu sorumluluk bilinci kurulmamışsa her yeni haksızlık bir ‘’Kader’’ gibi benimsenir bütün toplumda. Oysa ne yoksulluk ne de haksızlık ‘’Kader’’ değildir. Yoksulluğun ve haksızlığın nedenleri vardır. Bunları birer birer saptayıp toplumun önünde haykırmak gerekiyor.
Biz unutkɑn bir ulusuz. Unutuyoruz olup bitenleri. Unutuyoruz ve oğullɑrı kızlɑrı ölen ɑnɑ bɑbɑlɑrı, kɑnlı gözyɑşlɑrıylɑ bɑş bɑşɑ bırɑkıp gidiyoruz.
“Gerçekte vicdan özgürlüğü, gerçekte demokrasi laik toplumda meydana gelir.
Çünkü anti-laik toplumda dince kutsal sayılan kavramlar, siyasal amaçlar için her gün sömürülür. Ya da Türkiye’de olduğu gibi Arap sermayesi tarafından Türkiye’de kurulan banka sistemlerinde olduğu gibi mali çıkarlar açısından sömürülür. Bu bir sömürüdür. Mustafa Kemal de dinin gerçek yerine oturtulması, Allah ile kul arasında bir kutsal duygu olarak korunması amacıyla laikliği getirmiştir. İngiliz emperyalizminin,
Arap kapitülasyonunun aracı olmaması ve siyasi sömürü aracı olmaması için. “
Anneler ve babalar, çocuklarını sokak ortalarında eşkiya çetelerince öldürülsünler diye yetiştirmediler. Bir gün bunların hesabı sorulacaktır. Devlet koltuklarına dayanarak kabadayılık yapanları, sanık sandalyesinde göreceğiz bir gün.
Türk vatandaşı ; İsviçre medeni kanunua göre evIenen,itaIyan ceza yasasına göre cezaIandırıIan,aIman ceza mahkemeIeri usuIü yasasına göre yargıIanan,fransız idare hukukuna göre idare ediIen ve isIam hukukuna göre gömüIen kişidir.
Kimi öIüIer bize ne kadar yakın YaşayanIarın birçoğu ne kadar da öIü.
27 Mayıs, örnekleri Batı'da görülen çoğulcu demokrasiyi kurmayı amaçlayan bir «devrim» ise 12 Mart ve 12 Eylül, bu özgürlükleri yok eden birer «karşı-devrim»dir.
Müslümanın, yoksulu, arkasızı, güçsüzü, tek sözcük ile «garibanına» karşıt «Atatürkçülük» taslayan çevreler; din sömürüsünün bu gülsuyu ile yıkanmış, çokuluslu ve güçlü ticarî ve siyasal ilişkileri karşısında niçin hemencecik sus pus oluyorlar?
Askeri dönem, bir «kapalı rejim»dir, böylesine kapalı rejimlerde hukuk devleti yerine «kışla hukuku» egemendir. «Polis devleti» bu gibi rejimlerde geçerlik kazanır.
"Haklıdan yana değil, güçlüden yana olanlar korkak ve kaypak olurlar.
Güç merkezi değiştikçe dönerler; fırıldak olurlar."
”Baskıya boyun eğmeyen, gelen geçen yönetimlere maşalık etmeyen, içinde insanlık onurunu bir değişilmez hazine gibi saklayan insanlardır çağlarına ve toplumlarına yakışanlar.”
”Şimdi hepimizin bir tek amacı olmalıdır. Çok yönlü kışkırtmalara, kurt kapanlarına kapılmadan, terörsüz özgürlüğü, kansız demokrasiyi kurmak ve sivil yönetimi sağlıklı yöntemleri ve kalıcı çözümleri ile yeniden oluşturmak…”
”Canım bir dağ başında kır çiçekleri toplamak istiyor. Kıbrıs’tan kopup gelen ılık güney rüzgarları ile Ege’nin güneşli sabahlarından kaçamak gelen ışıklarla, ülkemin dört bir yanından toplayacağım kır çiçeklerini bir vazoya yerleştirip, “işte” desem, işte yıllarca yazmak isteyip de yazamadığım bunlar, işte bunlar. Çiçekler yan yana, çiçekler aynı topraktan gelme ve aynı suyun içinde; biri ‘İnanç’, biri ‘Erdem’, biri ‘Onur’.”
TemeIinde bağımsızIık harcı yatan Cumhuriyetimiz, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra emperyaIistIerin ahtapot koIIarında tesIim ediImiştir. ÖyIe bir tesIimiyettir ki, yer aItı zenginIikIerimiz çokuIusIu şirketIerin emrindedir; öyIe bir tesIimiyettir ki, petroI, maden ve yabancı sermaye yasaIarı yabancı uzmanIarca hazırIanmıştır; öyIe bir tesIimiyettir ki, üIke toprakIarının bir böIümü üs adı aItında başka devIetin geneIkurmayına armağan ediImiştir; öyIe bir tesIimiyettir ki, ordumuzun siIahIarı, araç ve gereçIeri okyanus ötesi üIkeIerin buyrukIarına bağIanmıştır.
"Bir gün mezarlarımızda güller açacak ey halkım! unutma bizi... Bir gün sesimiz hepinizin kulaklarında yankılanacak ey halkım unutma bizi..."
Evrensel kültürün sɑnɑt ve düşün rüzgɑrlɑrı ile Türkiye er geç çɑğdɑş uygɑrlığɑ demir ɑtɑcɑk.