Sayfa İçeriği: Üstün Dökmen Sözleri, Üstün Dökmen Sözleri Resimli, Üstün Dökmen Sözleri Facebook, Üstün Dökmen Sözleri 2019, Üstün Dökmen Sözleri Kısa, Anlamlı Üstün Dökmen Sözleri, En Güzel Üstün Dökmen Sözleri
İstanbul doğumlu olan ünlü akademisyen Üstün Dökmen Sözlerini sizler için en güzellerini derledik. Sizler de beğendiğiniz En Güzel Üstün Dökmen Sözlerini Twitter, İnstagram gibi hesaplarınızdan paylaşabilirsiniz.
Editörün Seçimi: Çocuğumuz düşüp kafasını masaya çarpınca biz hemen masayı döveriz, eh masa ehh sen niye orada duruyorsun! diye. Çocuk masa orada durmasa kafasını çarpmayacağını sanır ve büyüdükçe her hayatı yükleyecek birini veya bir şeyi mutlaka bulur. (Üstün Dökmen)
Etrafınıza bakmaya zaman ayırın,günler bencilliğinize yetmeyecek kadar kısadır.
”Fedakarlık çiçeğin köküdür.”
"Tanrı, insanı insandan korusun!"
Hayallerinizdeki ağacı, siz izin vermeden kesmeye kimin gücü yeter?
İnsanlara doğru değer ver, hak etmeyenleri sil.
Uyuduğunuzda odanızdaki temiz veya kötü kokular rüyanıza girer, size dış dünyadan haber verir.
Kahkaha ruhun dansıdır.
Pencereniz kirliyse dışarı çıkıp manzarayı parlatmanız boşunadır.
Dışarıdaki güneşe bakıp güÎümse ve önünde koskocaman bir geÎecek oÎduğunu unutma
Dedikodu, bazı görünmeyen suflörlerin, ellerinde metin olmaksızın uydurdukları veya ellerindeki metne kendi keyiflerine göre ekledikleri sözleri, sağda solda ilgili ilgisiz kişilere sufle etmeleri sonucunda ortaya çıkar.
Ufkunuzun neresi olacağını başkalarının kalemine bırakmayın. Siz çizin. Ancak elinizde kurşun kalem de bulunsun. Gerektiğinde silip daha ilerisini çizebilmek için. ve yelkenleriniz için rüzgar beklemeyin, bulutu ve rüzgarı da siz çizin.
Eğer siz kendinizi sevmiyorsanız başkaları neden sevsin?
Dostluk, ayrı oldukları zaman insanları birlikte tutar.
Birçok insan hayatının büyük bölümünü olduğundan farklı görünebilmek için heba eder.
Gerçek değişim kimi eski şeyleri farklı görmeye başlamaktır.
Gerçek zenginlik vaktinizi insanlara vermektir, para karşılığı satmak değil.
Anasından doğduğu gibi durmuyor insanlık. günbegün uyuyor tüfeklerin ve arzuların menzilleri. Freud haklı, varsa yoksa cinsellik ve saldırganlık. İnanmayan umumi tuvaletlerin arka kapılarına baksın yada gazetelerin ön yüzlerine. Mart kedisi gibi insan oğlu. Hem doğurur, hem doğurduğunu yer. Sen benden delisi Jung Baba: ortak bir bilinci yok ki insanlığın, ortak bir bilinç dışı bulunsun.
”Güven tek kullanımlıktır!”
”Sürekli hesap verdiğimiz için birilerine, hesaplarımız açık verir habire. İnsanın neyi niçin yaptığını, kendine veya birilerine açıklaması, kendi boynuna geçirdiği ilk esaret halkasıdır.”
”Bize ait bazı gerçekler bize ağır geldiğinde, bize ait olmayan yalanlara sığınırız genelde. Sağanak ağırlaştığında, bir yalana sığınmak, doğru olmasa bile, doğrudan ıslanmaktan korur bizi. Bazı gerçekleri kabul etseniz, kanıksasanız bile, bunları olur olmaz yerde kullanmak, olumsuz duygular verir size.”
”Yalan söylemek beni insan yapar, hiç yalan söylememek ise üstün insan yapar.”
Geçmişi bir kitap gibi kullanın, eviniz gibi değil.
İnsanoğlu bilmiyor, bilmediğini de bilmiyor. İşte beni bu üzüyor.
Her durumda mutlu olmak zorunda değiliz ama her durumda güçlü olmak zorundayız.
Tut ki kısa ömrüm,tut ki fakirim ben sürekli doğduğum için zenginim
Böylece kelebekler kabullenmişlerdi hallerini,uzun ve renksiz bir yaşam yerine kısa ve renkli bir yaşama kanat çırpmayı..
Anneler her yaşta güzeldirler.
Bugün gitsem bile yarın yine burada olacağım Hiç bitmeyecek gençliğim,tekrar tekrar doğacağım.
Ben ülkemde yerdeki ekmeğe tekme atıldığını hiç görmedim. Ama yerdeki insana tekme atıldığını çok gördüm. Yerdeki ekmeklere gösterdiğimiz saygıyı birbirimize de göstereceğimiz günlerin gelmesini diliyorum. "
"Bazı rütbeler, makamlar, roller bir ayrıkotu gibi yaşam bahçemizi öylesine kaplıyor ki, onlar sökülüp gittiğinde, artık ekilip biçilemeyen bir bahçe, işe yaramayan bir ömür kalıyor elimizde."
Sevmek yeterli değil.Anlamak da gerekli.
Bir ailede yönetenler ve yönetilenler değil,"birlikte yaşayanlar" bulunmalıdır.
Yer çekimi sayesinde yollarda yürüyebiliriz,ayakta durabiliriz. Yer çekimi olmasaydı hepimiz hava boşluğunda dolaşıyor olurduk dünyada. Hayatta da bir insanın yaşama yerleşebilmesi,ruh sağlığını koruyabilmesi için bir şeylerin kendisini çekmesi lazımdır.Ancak o zaman ayaklarını yere sağlam basar ve yaşama yerleşebilir.
Geçmişi bir kitap gibi kullanın, eviniz gibi değil.
Terbiyeli olmaya zaman ayırın,insan olabilmenin sembolü budur.
Güven, tek kullanımlıktır.
Sır tutmasını bil.
Her durumda mutlu olmak zorunda değiliz ama her durumda güçlü olmak zorundayız.
"İnsan çok değişken bir varlık. Atom içinde belirsizlik varmış; o da laf mı? Asıl belirsizlik insanın içinde. Bulutlar bile daha bir belli; insan ise belli belirsiz geziyor yeryüzünde."
Akşam eve misafir geldi diyelim, çocuk misafire oyuncağını vermiyor. Baba hemen, 'Çok ayıp kardeşle paylaş' der. Ama kendisi vergi vermemek, kazancını diğer kardeşlerle paylaşmamak için kırk takla atar. Ondan sonra çocuğu bir ufacık oyuncağı paylaşmadı diye utanır. Kendisine gelince haklı, başkasına gelince ahlaklıdır."
Çocuklara söylenen küçük beyaz yalanlar yüzyıllar boyunca birikir, önce gri, sonra kapkara bir renk alır, bilgi kirliliği toplumun geçmişini ve geleceğini karartır."
Köpekler, insanlar gibi görmezler dünyayı ama birbirlerini ve insanları, insanlar gibi severler; belki daha çok. Yaşı kaç olursa olsun, bir köpek sahibini gördüğünde -hele birkaç gün görmemişse- bir çocuk gibi koşup gelir sevinçle, kucaklamak, kutlaşmak ister sahibiyle; ön ayaklarıyla onun bacaklarına veya kollarına sarılmaya, boyu yetiyorsa ve eğer sahibi rahatsız olmuyorsa yüzünü yalamaya çalışır. Yani köpeklerin gözleri insanlar gibi görmez belki, ama yürekleri insan yüreği gibi çarpar belli ki."
Ana babanız doğumunuzdan sorumludur, hayatınızdan değil.
Birine aşırı fedakarlık yaparsanız bir süre sonra ona kızmaya başlarsınız!
İnsanların statüleri farklı olabilir ancak onurları eşittir.
Karsınızdakini dinliyor musunuz, yoksa konuşmak için sıra mi bekliyorsunuz?
Pencereniz kirliyse dışarı çıkıp manzarayı parlatmanız boşunadır.
Yaşamın her zerresi kutsaldır. bunu fark ettiğinizde şekeriniz çayınıza, çayınız ise ömrünüze denk gelir.
Müziği notaların arasındaki sessizlik meydana getirir.
Geçmişin keşkeleri ve geleceğin endişeleri şu anımızı çalan iki hırsızdır. Üstün Dökmen
DostIuğunIa yetinmeyenIer için hiçbir fedakarIık yapma
Sürekli hesap verdiğimiz için birilerine, hesaplarımız açık verir habire. İnsanın neyi niçin yaptığını, kendine veya birilerine açıklaması, kendi boynuna geçirdiği ilk esaret halkasıdır.
Fakirin ahlakı zengini korur, fakir ahlaklı olunca zenginin malı mülkü yerinde kalır, korunur. İş o ki zengin ahlaklı olsun; o zaman bütün dünya korunur.
İnsanların yüzlerinin ve gözlerinin rengi başka başka da olsa gözyaşlarının rengi hep aynıdır.
Tandırım tandır oldu, hamur tükendi; erim er oldu ölüm tükendi.
Sevgi demirden bir zırha dönüştüğünde sevilene ağır mı geliyor ne?
Kim kandırmıyor kendini yada herkesi? Yada kandırmak mıdır dünyada bir rol almak? Sahnede inanarak oynanmış bir rol gerçek yaşamda numara yapmaktan daha gerçek değil mi? Ve zaten dünya bir sahne değil mi? Oyuncular, yardımcı oyuncular, figüranlar, sahneden çekilenler, kuliste sırasını bekleyenler, sıram geldi diye sahneye vakitsiz çıkanlar ve hiç sahneye çıkamadan suflörlük edenler. Dünya bir sahne değil mi?
Kendi özlerine uygun yaşamak yerine, başkalarının özüne uygun yaşayanlar, adeta varlıklarını kiraya vermişlerdir!
Yere düşen ekmeğe basanı hiç görmedim ama yere düşmüş insana vuranı çok gördüm.
İnsanların statüleri farklı olabilir ancak onurları eşittir.
İnsanın çevresi ile kuracağı iletişim,
kendi içinde başlar.
”Sevdiğin şeylerin sorumluluğunu almazsan, onları kaybedersin.”
”Bir yakınını kaybedenin yüreğinde o ilk gün kırk mum yanar, sonra her gün bir tanesi söner. Kırkıncı gün tek bir mum kalmıştır yanan; İşte o hayat boyu sönmez. Ve insan sadece ölümle kaybetmez sevdiklerini.”
”İkiyüzlülük sadece sahibi tarafından görülemez.”
İnsanlar birbirlerine kızdıklarında aşağılamak için "hayvan" derler oysa hayvan kelimesinin aşağılama amaçlı kullanılması haksızlıktır. İnsanlar hayvanların sergilemedikleri nice ahlak dışı, insana yakışmayan davranışlar sergilerler.
"Bir önyargının parçalanması , atomun parçalanmasından daha zordur."
Seni dinleyip anlamaya niyetli olmayanlarla tartışma.
Dedikodu, bazı görünmeyen suflörlerin, ellerinde metin olmaksızın uydurdukları veya ellerindeki metne kendi keyiflerine göre ekledikleri sözleri, sağda solda ilgili ilgisiz kişilere sufle etmeleri sonucunda ortaya çıkar.
Neyin önemli, neyin önemsiz olduğu, neyin kabalık, neyin kibarlık olduğu, üç boyutta değişir: Kişiden kişiye değişir, toplumdan topluma değişir, zaman içinde değişir.
Eğer göıünürde belirgin bir sebep olmadan karşımızdaki insandan "rahatsız" oluyorsak, bu rahatsızlığa yol açan sebep, büyük bir ihtimalle bizim içimizde gizlidir.