Güzel Sözler
Mobil uygulaması yayında
Ücretsiz

Seyyid Ahmet Arvasi Sözleri

Sayfa İçeriği: Seyyid Ahmet Arvasi Sözleri, Seyyid Ahmet Arvasi Sözleri Facebook, Seyyid Ahmet Arvasi Sözleri 2019, Seyyid Ahmet Arvasi Sözleri Kısa, Özlü Seyyid Ahmet Arvasi Sözleri, Seyyid Ahmet Arvasi Sözleri Resimli

Bu içeriğimizin altında sizler için derlemiş olduğumuz Özlü Seyyid Ahmet Arvasi Sözlerine göz atabilirsiniz. Beğendiğiniz Seyyid Ahmet Arvasi Sözleri sosyal medya hesaplarınızdan da paylaşabilirsiniz.

Seyyid Ahmet Arvasi Sözleri

Editörün Seçimi: Hayret ile gördüm ki, bu ülkede Türk kelimesinden ürkenler var. Yine hayrat ile gördüm ki, bu ülkede İslam kelimesinden ürkenler var. Ve yine ürperek gördüm ki, bu ülkede Türk ve İslam kelimelerinin yan yana gelmesinden dehşete kapıan kişi ve çerveler var. (Seyyid Ahmet Arsavi)


 Kara ve kızıl bütün renkleri ile Batı, İslami uyanış ve dirilişten gerçekten korkmaktadır. Bu uyanış ve diriliş hamlesini boğmak, ezmek ve en azından saptırmak için elinden geleni esirgememektedir. İşin garibi, kendine iş yapacak bir sömürge aydını kadrosu da bulabilmektedir.


”Allah’a kul olmak demek, başka hiçbir şeye “kul olmamak” demektir.”


Benim milliyetçilik anlayışımda asla ırkçılığa, bölgeciliğe ve dar kavmiyet şuuruna yer yoktur.


Dinimizin ve milliyetimizin düşmanları, din ve milliyet gibi iki mukaddes varlığımızı birbirine düşman göstermek oyunundan kolay kolay vazgeçeceğe benzemiyor. / Seyyid Ahmet Arvasi


"Akıl" ile "Vahiy" arasındaki farkı kabul etmeyenlere, "Filozof" ile "Peygamber" arasındaki farkı kabul ettiremezsiniz. Bütün idrakini, beş duyunun sınırları içinde "tutsak eden" ve kendini aşma cehdini duymayan bir akıl, "renkleri idrak edemeyen bir kör" gibidir, ona boşuna "sezgiden, ilhamdan, vahiyden" söz etmeyin. Unutmayınız, "peygamberlere iman etmeyen kimse" Mümin değildir, İslam'ın "basiretinden" mahrumdur.


Biz Müslüman Türk’üz. Bizi, gelecek asırlarda yine biz olarak temsil edebilecek güçlü kadrolara muhtacız.


Bir doğu anadolu çocuğu olarak, doğduğum ve büyüdüğüm bölge etrafında döndürülmek istenen hain niyetlere, kahpe tertiplere karşı elbette kayıtsız kalamazdım. Beni yakından tanıyanlar, bütün hayatımı ve çalışmalarımı türk-islam ülküsü'ne vakfettiğimi elbet.


Bilginin kaynağı ALLAH'TIR.
Yaratıklar ise bilgi taşıyıcısıdırlar.


Alem, bir kitabı Ekber (en büyük kitabı) dir.
Yer ve gökler bu kitabın sahifeleri, maddi, hayati, ve ruhi tezahürleri ile bütün varlık ve olaylar ise, bu kitaba yazılmış mesajları yahut kuranı kerim in ifadesi ile âyetleri ifade ederler.
Bu büyük kitabın muhatabı da düşünen insandır.
Düşünen insanın rehberi de akla yol gösteren ve onu vahyin aydınlığına yürüten Kitabullahdır.


Düşünen insana saygı duyulur.
Şartlanmış insan saygıya değer bulunmaz.
Düşünen insan araştıran, hakikate özlem duyan kimsedir.
Şartlanmış insan belli etkiler karşısında önceden programlanmış tepkileri ve davranışları mekanik olarak yerine getiren bir robottur.


”Sayılarda anlaşmak kolaydır da, kelimelerde ve kavramlarda anlaşmak zordur.”


”Kadrolar değişmedikçe, anayasalar, kanunlar, kararnameler ve tüzükler değişse bile bir mana ifade etmez.”


”Biz yalnız objeleri idrak etmeyiz, bu idrakimizi de idrak ederiz.”


”Madde dünyası, kendini çevreleyen yokluk fikrinden kurtulamaz.”


”İnsan için temel problem ‘varlık’ tır.”


Kadrolar değişmedikçe, anayasalar, kanunlar, kararnameler ve tüzükler değişse bile bir mana ifade etmez.


Bugün yeryüzünde iki sömürgeci blok vardır. Bunlardan biri kara renkli "kapitalist" emperyalizm, diğeri ise bütün fraksiyonu ile "kızıl" emperyalizmdir. Birincisi "çok uluslu şirketlerin" paravanasında "az gelişmiş veya gelişmekte olan halklara yardım etmek, özgürlük ve uygarlık götürmek" maskesi altında, ikincisi de "ezilen, sömürülen halklara bağımsızlık, özgürlük ve adalet götürmek" maskesi altında "sınıfsal savaş" sloganı ile "iç savaşlar" çıkarmakta ve "dünya proleterlerinin dayanışması" adı altında işgalini gerçekleştirmektedir.


Çok defa beynelmilelci sloganlara yapışarak vatan çocuklarını kendi öz tarihlerine milli ve mukaddes kültür ve medeniyetlerine, milli ülkülerine yabancılaştırmaya, dinlerine, dillerine, bayrağına ve tarihine düşman etmeye çalışıyorlar.


Türk milliyetçilerinin çile ve ıstıraba duçar olduğu dönemler Türk milli şuurunun yeni bir zaferini müjdelemektedir. Mustaripler, mağdurlar ve mazlumlar çoğalıp Türk milliyetçilerinin saflarını takviye ettikçe hareketin aşk ve hararet potansiyeli de artmaktadır.


Tarihine, kültürüne, bayrağına, devletine ve milletine yabancılaşmış nesiller ve kadrolar teşekkül etmişse, bizi biz yapan milli ve mukaddes değerlerimize alanen tecavüz edilebiliyorsa, devletin ve milletin bütünlüğüne yönelen eylemler pervasızlaşmışsa, bunları sadece sosyal değişmelerin doğal sonuçları olarak yorumlamak mümkün değildir. / Seyyid Ahmet Arvasi


Türküm, Müslümanım ve medeniyim diyen Türk-İslam ülkücülerine, en az 200 yıldan beri ezilen hor görülen vatan çocuklarına devrimbazların neden, niçin ve nasıl düşman edildiğini acaba gösteremiyecek miyiz? 'Türküm' derse ilkel olmakla itham edilen; milletin tarihine, kültürüne ülküsüne yabancılaşmayan öğretmen, memur, polis, öğrenci, işçi ve halkın ıstırabı ne zaman bitecek? / Seyyid Ahmet Arvasi


Ben İslam iman ve ahlakına göre yaşamayı en büyük saadet bilen, Türk milletini iki cihanda aziz ve mesut görmek isteyen ve böylece İslam'ı gaye edinen Türk milliyetçiliği şuuruna sahibim. Benim milliyetçilik anlayışımda asla ırkçılığa, bölgeciliğe ve dar kavmiyet şuuruna yer yoktur. İster azınlıktan gelsin, ister çoğunluktan gelsin her türlü ırkçılığa karşıyım. Bunun yanında Şanlı Peygamberimiz'in 'kişi kavmini sevmekle suçlandırılamaz. Kavminin efendisi kavmine hizmet edendir. Vatan sevgisi imandandır.' tarzında ortaya koydukları yüce prensiplere de bağlıyım. / Seyyid Ahmet Arvasi


Eskiden üzerlerine güneş doğmayan Müslüman Türk çocukları, sabah namazından sonra ağzına bir kaşık bal veya benzeri bir tatlı alır mesaiye öyle gider, kuşluk saatinde ilk yemeği yer, öğle namazına kadar çalışır, namazdan önce biraz uyur (kaylule yapar), hemen sonra abdest alıp namaz kılar, tekrar çalışmaya başlar, gölgesi iki boy oluncaya kadar çalışmasına devam eder, paydosttan sonra ikindi namazını kılar, biraz dinlenir vr akşam yemeğini yerdi. Yemeği takiben akşam namazını kılar ve yatsıyı bekler idi. Ramazan, Müslümanları böyle bir günlük programa hazırlar.


"Dün" ve "yarın" bugünümüzün iki "kanadı" olmuş, onlarla bu "mahbeste" dolaşıyoruz.


"Demokrasinin beşiği" İngiltere mi? "Lordların" ve "Avamın" çatışmalı ülkesinden "demokrasi dersi" almaya koşanların kulakları çınlasın. Hele "Yeni Sınıf" ın "sınıfsız toplumunda" ezilen proloteryanın çığlıklarını bir musiki gibi dinleyen "devrimci", duvarlara kızıl sloganlarını yazarken bomba patlatıp banka soyarken gerçekten "halkın iktidarını" mı getireceğini sanmaktadır? Kendisini alet gibi kullanan ve yakaladığı "arpalıkları" kimseye kaptırmamak için elinde tuttuğu "özerk" bölgelerdeki imtiyazları kaçırmak istemeyen bir "mutlu azınlığa" ve millete yabancılaşmış kadrolara hizmet ettiğini acaba görmeyecek mi?
"Türk'üm, Müslüman'ım ve medeniyim." diyen Türk-İslam Ülkücüleri'ne, en az iki yüzyıldan beri ezilen, hor görülen vatan çocuklarına "devrimbazların" neden, niçin ve nasıl düşman edildiğini acaba gösteremeyecek miyiz? "Türk'üm" derse "ilkel" olmakla itham edilen, milletin tarihine, kültürüne, ülküsüne "yabancılaşmayan" öğretmen, memur, polis, öğrenci, işçi ve halkın ıstırabı ne zaman bitecek?


Cumhuriyetimizin kurucusu Aziz Atatürk’ümüzün manevi huzurlarında millî ruh ve Türk şuurunun bütün imanını yaşadık.


Dinimizin ve milliyetimizin düşmanları, din ve milliyet gibi iki mukaddes varlığımızı birbirine düşman göstermek oyunundan kolay kolay vazgeçeceğe benzemiyor.


Hoca doğru söylüyor. Biz kendisini yıllarca Kürtçü diye takip ettik, büyük hata yaptık. Devletim adına kendisinden özür diliyorum. Biz kendisini bir Türk milliyetçisinin Doğu Anadolu hakkındaki görüşlerini öğrenmek ve tavsiyelerini almak için davet ettik. Buyurun Hocam, sizi dinliyoruz.


İtikat ve ibadete bid’at katan, İslamiyeti kendi dar idraklerine göre tamamlamaya kalkan beyinsizler, kendilerine ne ad verirlerse versinler, asla İslam’a hizmet etmemektedirler.


Kendini AIIah ve ResuIü’nün davasına adamış, sırf AIIah rızası için canını, maIını ve mevkiini, din ve devIeti, müIIk ve miIIeti için fedaya hazır, şanIı, mukaddes, ay yıIdızIı bayrağın göIgesinde döğüşen, nefsini düşünmeyen ve üIküsüne fani oImuş yiğitIerdir. OnIar büyük ve şanIı tarihimizin doğurduğu, AIIah ve ResuIü’nün hizmetine sunuImuş ve küfrün bütün oyunIarını bozan, cesaretini kıran, yoIunu kesen kadroIardır. BunIar Mümin’Iere karşı aIçak gönüIIü, kafirIere karşı onurIu ve zorIu, AIIah yoIunda savaşanIarı kınayanIarın kınamasına aIdırmayan yiğitIerdir. Bu nesiI AIIah’ın İsIam aIemine ihsanıdır.


O mantığa göre çınar ağacı da maydonozun gelişmiş şeklidir. “Hocam, diyorlar ki insan maymunun gelişmiş şekliymiş.” sorusuna verdiği cevap.


Çok defa beynelminelci sloganlara yapışarak vatan çocuklarını kendi öz tarihlerine milli ve mukaddes kültür ve medeniyetlerine, milli ülkülerine yabancılaştırmaya; dinlerine, dillerine, bayrağına ve tarihinedüşman etmeye çalışıyorlar.


Hayretle gördüm ki, bu ülkede türk kelimesinden ürkenler var. Yine hayretle gördüm ki, bu ülkede islam kelimesinden ürkenler var. Ve yine ürpererek gördüm ki, bu ülkede türk ve islam kelimelerinin yan yana gelmesinden dehşete kapılan kişi ve çevreler var.


Bizim mücadelemiz, bütün insanların layık oldukları şeref üzere kalmalarını temin etmek içindir.


İnsanın fıtratından habersiz çevreler, onu, maddi bakımdan doyurarak mutlu edeceğini sanmaktadırlar. Oysa, Şanlı Peygamberimiz, bu konuda şöyle buyuruyorlardı: "İnsana bir vâdi dolusu altın verseniz, bir vâdi dolusu daha ister." Görülüyor ki, insanı, sırf madde ile doyurmak, tatmin etmek ve mutlu kılmak mümkün değildir.


Kesin olarak bilinmelidir ki, İslâm dîninde "oruç", insanları, açlık ve susuzlukla terbiye etmek demek değildir. İslâm'da oruç "insandaki açlık ve susuzluk motivini", İslâmî ölçüler içinde disiplin altına almak, iradesini güçlendirmek; insanları, bu kudretli motive hâkim kılmak, bu motivden kaynaklanan "şartlanmaları", "katı alışkınlıkları", "patolojik mekanizmaları" ve "tiryakilikleri", Allah rızası için kırarak beden ve ruh sağlığına kavuşmak demektir.


Biz hem Türk hem Müslüman hem de medeniyiz.
Büyük Türkiye'yi ancak, bu imana, bu aşka ve bu aksiyona inanan "ülkücü kadrolar" kuracaktır.


Birlik dururken çoğa, hürriyet dururken esarete, ebediyet dururken fâniliğe, mutlaklık dururken izafiliğe yönelmek insanı bedbaht eder.


Tarihler birbirini hatırlatır, fakat asla tekerrür etmezler.


Geçmiş geleceğe ışık tutacaktır, gelecek geçmişle açıklanacaktır.


”Şaşarım insanların haline; geçimi maaştan, şifayı ilaçtan bilirler.”


”Dün ve yarın bugünümüzün iki kanadı olmuş, onlarla bu mahbeste dolaşıyoruz.”


”Gerçekten nedir hürriyet? Hangi insan hür hangi insan tutsaktır? Eğitim insanı nasıl hür yine nasıl tutsak kafalı edebilir?”


Kesin olarak iman etmişimdir ki Müslüman Türk milleti ve onun devleti güçlüyse, İslâm dünyası da güçlüdür.


İslâm dünyasını esir almak isteyen şer kuvvetlerin ilk hedefi Türk devleti ve Türk milleti olmuştur.


İnanıyorum ki, hem Türk hem Müslüman olmak hem de muasır dünyaya öncülük etmek mümkündür. / Seyyid Ahmet Arvasi


Türk devIetini yıkmak ve Türk miIIetini parçaIamak isteyen böIücüIer yaInız TürkIüğe değiI, İsIam’a da ihanet etmektedirIer.


Türk milliyetçisi, her şeyden önce bir iman adamıdır.


Vatanımız ve milletimiz dört bir yandan ayrı renk ve biçimde gelişen kültür emperyalizmine maruz kalmaktadır. Kapitalist ve komünist oyunlara ilaveten Arap ve Fars kültürünün ülkemizdeki tahribatı çok büyük olmaktadır.


Kesin olarak iman etmişimdir ki, müslüman türk milleti ve onun devleti güçlüyse, islam dünyası da güçlüdür.


Seyyid ahmet arvasi; bir konferansta aniden sandalyeyi kafasının üstüne kaldırır ve başı sandalyenin altındadır. Dinleyiciler şaşırmıştır. Birkaç saniye sonra sandalyeyi indirir ve üzerine çıkar. Sonra meraklı gözlere bakarak der ki: “menfaatleriniz bu ise.


Sen de Yorum Yap veya Sözünü Yaz