Sayfa İçeriği: Recep Yazıcıoğlu Sözleri, Recep Yazıcıoğlu Sözleri 2020, Recep Yazıcıoğlu Sözleri Kısa, Efsane Vali Recep Yazıcıoğlu Sözleri, Vali Recep Yazıcıoğlu Sözleri, Recep Yazıcıoğlu Sözleri Facebook
2003 yılında aramızdan ayrılmış olan Köprübaşı doğumlu olan efsane vali olarak tanınan Recep Yazıcıoğlu Sözlerini bir araya getirdik. Sosyal medya hesaplarınızdan Efsane Recep Yazıcıoğlu Sözlerini paylaşabilirsiniz.
Editörün Seçimi: Tavşan korktuğu için kaçmaz, kaçtığı için korkar. (Recep Yazıcıoğlu)
Hep devletin güçlendirilmesinden bahsedilir. Halka dışlayan sistemin devleti güçsüz birakacağı ortadadır.
"Ülkenin dirliği" hep, menfaatlere çalışıyor. Kim bu ülkenin dirliğini savunanlar, bir düşünmek gerekiyor.
Ben öyle aman aman şeyler söylemiyorum. Söylediklerim 5 yıllık kalkınma planlarında yazan, hükumet programlarında yeralan, Meclis'ten geçmiş ama hayata geçememiş konular. Karnımdan değil yürekten konuşuyorum. / Recep Yazıcıoğlu
Ülkemizde Herşey devlet içindir. Ne gariptir ki adeta her kurum ayrı bir devlettir. Değil kurumlar memurlar bile çoğu zaman böyle bir tavır sergiler.
Her memur kendisini devlet ile bütünleştirir, devleti temsil ettiğini sanır ve savunur. halkta da kul felsefesi " Padişahım çok yaşa" geleneği devam etmektedir.
Serbest piyasa ekonomisinin hakim olduğu ülkelerde Ademi merkeziyetçi bir yapıdadır. Her şeyde devlete değil millete öncelik verilmiştir. Her şey insan içindir.
Organize olmayan toplumlar demokratikleşemez.
Kalkınma, devletin değil milletin işidir.
Artık bundan sonra cafe ve benzeri yerler ingilizce isim kullanmayacak, yani "cafe" değil "kahve" yazılacak”. (bir hafta sonra öldü).
Atçalı kel mahmut 1826"da hademe olarak çalıştığı valiliği basar ve kendini vali ilan eder. Buna ilk demokrasi girişimi deniliyor. İşte ilk demokrasi girişimi böyle olursa, bugünün demokrasisi de böyle olur.
Ben öyle aman aman şeyler söylemiyorum. Söylediklerim 5 yıllık kalkınma planlarında yazan, hükumet programlarında yeralan, meclis'ten geçmiş ama hayata geçememiş konular. Karnımdan değil yürekten konuşuyorum.
Bir gün kaymakamı ziyaretinde içeride ocak bucak başkanları, çivi karaborsacıları, lastik bilmem necileri var iken, kaymakamın babasına “otur” yerine “ne var mustafa bey” diye sorması”, babası ile kaymakamın ilişkilerini koparıyor ve dört yıl görüşmüyorlar.
Bizde demokrasi talebi yok; bu yüzden de antidemokrat adamlar istedikleri gibi at koşturuyorlar.
Bizim toplum söyleniyor ama söylemiyor.
Bizim yetişme tarzımızda, eğitim sistemimizde yasakçı bir anlayışı var. Tartışma, sorgulama, araştırma ve eleştiri yok. Ezilmiş, bozulmuş, yasaklanmış, kalıplara sokulmuş, siyah beyaz dediğimiz mutlak doğrularla yatıp kalkan bir kültür, eğitim sistemimiz var. Biz halk olarak mutlak doğrulara teslim olmuşuz. Halbuki ne sosyal alanda, ne teknik alanda mutlak doğru yoktur.
Tavşan korktuğu için kaçmaz, kaçtığı için korkar. / Recep Yazıcıoğlu
Gidemediğimiz yer bizim değildir. / Recep Yazıcıoğlu
'Kim 'Kutsal Devlet' diyorsa, kutsal değerlere küfür ediyordur. / Recep Yazıcıoğlu
Sistem ya da rejim halkı içine çekerek güçlendirilir. Askerdeki Kürt çavuşlara bir bakın bakalım nasıl da çakı gibi askerlik yapıyorlar. Doğu halkı sistemin içine çekilip sorumluluk verilseydi bugün doğu sorunu olmazdı. / Recep Yazıcıoğlu
Bizde demokrasi talebi yok; bu yüzden de antidemokrat adamlar istedikleri gibi at koşturuyorlar. / Recep Yazıcıoğlu
Denizli Tekelistana dönmüş. Her köşe başında bir Tekel bayii var' / Recep Yazıcıoğlu
Halkın güveninin, güvenmekle sağlanacağı gerçeği Batı idare sisteminde temel esastır.
Kırsal kesim hizmetleri eğer yerel hizmet değilse hangi hizmet yereldir ibretle düşünülmelidir.
Devleti güçlendirmenin demokratikleştirmek ile olacağı göz ardı edilmekte demokratik atılımlar hep ertelenmektedir.
Demokrasi bir kültür ve yaşam biçimidir.
Ancak katılımci yaklaşımlar çarpık Bürokrasi yok ederek yabancılaşma engeller, kaynak ve zaman israfını önler. Hizmetten yararlanacak insanların hizmet sunumları yakın denetlemesi suretiyle, sıcak, sağlıklı ve verimli modeller oluşturulabilir.
Demokratik yerel idare reformu devretti güçlendirecek, devlet millet sentezi ile halkın yönetime ve sorumluluğa ortak edecektir. Bana ne hastalığından kurtulacak; yerel halk; yönetime ve sorumluluğa ortak olacaktır.
Demokrasilerde asıl olan yöneticinin değil karar organının seçilmişligidir.
Son dönemde alınan kararlar, sistemin bütünlüğü ve genelde espri ortaya koymadan yapılmak istendiği için her zaman olduğu gibi ölü doğmaya mahkumdur.
İşçi toplu sözleşmeler ile normal memurun 4 5 katı ücret alır hale gelmiştir. aynı büroda aynı işi yapan iki görevli arasındaki bu astronomik farkı kim izah edebilir
Halkıyla bütünleşmeyen, ilmi, çağın tekniğini yakalayan halkıyla ters düşmeyen , halkından iğrenmeyen, halkını hor görmeyen, ona hakaret etmeyen, halkının bir parçası olan aydın ancak bu ülkeye hizmet getirir.
Devlet adamlarından, daha doğrusu seçkin, elit, oligarşik, idari, siyasi kadrodan, yönetim reformunu beklemek ham hayaldir.
Toplulukları millet yapan özgün özellikleridir. Bu özelliklerden soyutlanmış topluluklar yok olur.
Bataklık kurutulmadan sivrisinekle mücadele edilemez.
Katılımcı demokratik liberal sistem gelişmiş ülkelerin modelidir. Merkeziyetçi devletçi güdümlü sistem geri kalmış ülkelerin modelidir.
Mahalli insiyatif ile mahalli halkı devreye sokmadan ekonomik çözümler bile anlamsızdır ve mümkün değildir.
Bizler hiçbir şeyden şüphe duymuyoruz. Üretici olamıyoruz. Bizler sadece bekliyoruz. Vali tebdili kıyafet giysin denizli'yi kurtarsın. Başbakan türkiye'yi kurtarsın. Böyle bir şey yok. Kurtarıcı halktır. Halkın örgütlü gücüdür, halkın katılımıdır. Problemler bu şekilde çözülür. Ama biz hep kurtarıcı, kurtar bizi ana, kurtar bizi baba gibi yetişme tarzımızdan kaynaklanan beleşçi bir yaklaşım içindeyiz. Bu nedenle bizden dinamik bir yapı, dinamik, özgür, üretken beyinler çıkmıyor.
Denizli tekelistana dönmüş. Her köşe başında bir tekel bayii var.
Devletin kutsalı olmaz. Kutsal olan insandır, millettir, duygudur. Üç-beş kişinin biraraya gelip kurduğu yönetim organizasyonunun adı olan devletin nesi kutsal.
Herkes sisteme teslim, yeniden yapılanma için eylem yok. Halkın talebi yok. Halkımız duyarsız, ilgisiz. Çarkıfelek'e, sibel can'a gösterdiği ilgiyi değişime göstermiyor. Siyasi iktidar bindiği dalı neden kessin? duyarsız yığınlar kendi varlığının farkına varmadı, çünkü örgütlenemedi. Bana sorarsanız millet sınıfta kaldı. Halkımız korkuyor çünkü ana dayağı, baba dayağı, polis dayağı, asker dayağı ile halkımızı korkutuyoruz. Bu kadar dayaktan sonra duyarsız oluyor. O kadar ki; kendisine zararlı olan yiyecek ve içecekleri söylüyoruz adam anlamıyor. Beyaz ekmek yeme, beyaz ekmek demek nişasta demek, tansiyon, kolesterol demektir diye anlatıyoruz, adam yine gidip beyaz ekmek alıyor. Boyalı içecek içme diyoruz, tabii içecek, ayran iç diyoruz adam anlamıyor. İçki, sigara tüketimi ve kumar oynamada dünyada dördüncüsüyüz. Bu muazzam halktan ne beklenir!
İnsanlar devlet kademelerinde nasıl yıkselir diye sorulursa, ya hak ederek, ya sürünerek ya da yaltaklanarak yükselirler. Bu gibi pek çok yöntem vardır. Ben hak ederek geldiğime inanıyorum.
Kim "kutsal devlet" diyorsa, kutsal değerlere küfür ediyordur.
Türkiye'de genel müdürlükler kendi kozasını örmüş devlet içinde birer dükalıktır. Bunların bir bayrakları eksik. Bunlara bir de bayrak verilirse dükalık oldukları açıkça görülecektir. Fakat, allah'tan kanunlar engel olduğundan bunu yapamıyorlar.
Tüten insan çağdaş olmaz.
Bizim toplum söyleniyor ama söylemiyor. / Recep Yazıcıoğlu
'Artık bundan sonra cafe ve benzeri yerler İngilizce isim kullanmayacak, yani ?cafe' değil ?kahve' yazılacak'. / Recep Yazıcıoğlu
Çalışmadığı için görevine son verilen tek bir işçi ve memurun olmadığı bir sistemde gelişme verimlilik duyarlılık ve halka saygı nasıl sağlanır? Sözleşme sistemi bu sorunu çözecektir.
Dağın başındaki öğretmen doktor ve Ebenin maaşı şehir dekinin aynısı olduğu sürece buralarda eleman çalıştırmak mümkün müdür? Dünyada böylesine bir sistemsizlik karmaşa ve kargaşa var mıdır?
Hiyerarşi altüst edilmiştir yatırımcı daireleri müdürlere şoförlerin yarı maaşını almaktadır.
Devlet artık istediğin tek çaresi ve en büyük işveren olmaktan çıkacaktır.
Çalışanla çalışmayan bir tutam tembellik ve miskinlik teşvik eden ve dünyada bir başka örneği bulunmayan kamudaki memur teminatı kaldırılmalı, işçilerin kıdem tazminatı ise emekli sandığının memura sağladığı insana benzer bir sisteme dönüştürülmelidir.
İstihdam için organize sanayilerin öncelikli yapımı yeni sistemde yerel idarelerin en önemli görevi olacaktır.
Mahalli insiyatif ile mahalli halkı devreye sokmadan ekonomik çözümler bile anlamsızdır ve mümkün değildir.