Sayfa İçeriği: Nihal Atsız Sözleri, Nihal Atsız Sözleri Özlü, Tarihe Geçen Nihal Atsız Sözleri, Unutulmaz Nihal Atsız Sözleri, Hüseyin Nihal Atsız Sözleri, Nihal Atsız Sözleri Aşk, Nihal Atsız Şiirleri
1900'lü yıllarda yaşayan ünlü şair ve yazar olan Hüseyin Nihal Atsız Sözlerini sizler için hazırladık. Bu sayfamızdaki Tarihe Geçen Nihal Atsız Sözlerini Twitter, Tumblr, Facebook gibi hesaplarınızdan paylaşabilirsiniz.
Editörün Seçimi: Din arabın, hukuk sizin(İtalyan), harp Türklüğündür! (Hüseyin Nihal Atsız)
Ahlakın meydana gelmesinde en önemli sebep soydur. Bir toplumun ahlakı, soyunun karışması ile değişebilir.
Askerlik rütbe ve elbise değil, ruhtur.
Milleti yapan unsurlardan biri de din olduğuna göre, Türkler‘in dini üzerinde de durmaya mecburuz. Hiç şüphe yok ki, Türkler‘in dini müslümanlıktır. Eski dinimiz olan Şamanlık’dan da bazı unsurlar alarak bir Türk müslümanlığı haline gelen bu din, on yüzyıldan beri bizim milli dinimiz olmuştur.
Yaşayıp yükselmek, ahlaklı ve iradesi sağlam milletlerin hakkıdır.
Türklük vе Türkçülük еbеdidir.
“Bize bugün mesleğinde usanmadan çalışacak, yarın hudutta göz kırpmadan ölebilecek genç lazımdır.” HÜSEYİN NİHÂL ATSIZ
Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
Bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
Pervane olan kendini gizler mi hiç alevden?
Sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu.
Komünistlikten hüküm giymiş olanlar, Türk Milliyetçiliği’nin kökünü kazımak için kampanya açmış olan partiler, İslam beynelmilelciliği davası güdenler de hep milliyetçi olduklarını söylerler. Türkçülük bu türlü eksik ve yanlış milliyetçiliklerin hepsini reddeder.
Aslında beynelmilelci olan sosyalizmin, Türkiye’deki mümessilleri de milliyetçi olduklarını söylerler. Hatta Orta Asya’daki atalarımızla ilgimizi inkar edip bu topraklar üzerinde Hititler’den başlayarak üstüste yığılmış olan etnik döküntülerin karması olduğumuzu ileri sürenler de milliyetçilik davasındadır.
Ben, yabancı kaynaklı hiçbir fikri benimsemeğe tenezzül etmeyecek kadar millî şuur ve gurura malik bir Türk‘üm. Siyasi, içtimai mezhebim Türkçülük‘dür.
Barış, savaşın başka metotlarla devamı ve silahlı savaşa hazırlığın ayrı bir şeklidir.
En kuvvetli insanların da zayıf anları olur.
Gün, senden ışık alsa da bir renge bürünse;
Ay, secde edip çehrene, yerlerde sürünse;
Herşey silinip kayboluyorken nazarımdan,
Yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse...
Bize bir gençlik lazımdır. Temelinde cehalet, duvarlarında riya, tavanlarında dalkavukluk bulunmasın.
Mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın.
İnsanları insan yapan, büyük bir düşüncenin ardından koşmalarıdır. İnsan, şeref için ve muhteşem saydığı bir gaye için ölmesini bilen yaratıktır.
İnsan meziyet sahibi olmaya mecburdur.
İstek ve inanç, her güçlüğü devirir.
İlim ve hakikat, siyasetin oyuncağı olamaz.
En büyük kahramanlığı yapsanız bile en küçük karşılığını beklemeyiniz.
Milletleri millet yapan, uğrunda ölecekleri yüksek ülkülere bağlanmış olmalarıdır.
İlk düşüneceğimiz şey: Türkiye’de Türk Kültürü’nü hakim kılmak, yabancı tesirleri silkip atmaktır.
Biz bin yıl sonrasına hitap ediyoruz.
Yufkа yürеklilеrlе çеtin yollаr аşılmаz.
Şеrеflilеr tаviz vеrmеzlеr. Şеrеfin tаvizi yoktur.
Türkçülük, yüksеlmеk için dеğil, yüksеltmеk içindir.
”Türkçü; eyyamcı ve dalkavuk olamaz. Sert yaşamaktan hoşlanır ve en büyük sertliği de nefsine karşı gösterir.” HÜSEYİN NİHÂL ATSIZ
“Türk köklü tek fikir, tek ülkü yalnız Türkçülüktür.” HÜSEYİN NİHÂL ATSIZ
“Yurdumuz Adalar Denizinden Altayların ötesine kadar büyük ve müebbed bir ülkedir.” HÜSEYİN NİHÂL ATSIZ
Kahramanlık ne yalnız bir yükseliş demektir,
Ne de yıldızlar gibi parlayıp sönmektir.
Ölmezliği düşünmek boşuna bir emektir;
Kahramanlık; saldırıp bir daha dönmemektir.
Yer bulmasın gönlünde ne ihtiras, ne haset.
Sen bütün varlığınla yurdumuzun malısın.
Sen bir insan değilsin; ne kemiksin ne de et;
Tunçtan bir heykel gibi ebedi kalmalısın.
İnsanlar okunmamış birer kitaptır. En basitleri hakkındaki hükmü bile tamamının okunmasına bırakmalı. Biraz derince olanların ise, iyice okunduktan sonra üzerinde az veya çok düşünmek lâzım.
Ey sen ki kül ettin beni onmaz yakışınla,
Ey sen ki gönüller tutuşur her bakışınla!
Hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince
Çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince
Gönlümdeki azgın devi rüzgarlara attım;
Gözlerle günah işlemenin zevkini tattım.
Gözler ki birer parçasıdır sende İlahın,
Gözler ki senin en katı zulmün ve silahın,
Vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin;
Sen öldürüyorken de vururken de güzelsin!
Bir milletin yürütücü kuvvetine “ülkü” denir.
Bize lazım olan gençlik bir fırka veya zümre gençliği değildir. Biz fırka ve şahsiyetlerin ebediliğine kani değiliz. Her şeyden üstün, her şeyden önce bir Türkiye vardır. Biz Türk Gençliği istiyoruz!
Davanın adamı olmak gerekir.
Dün sultanlara taptığı zannolunan bu millet, milli mevcudiyetini tehlikede görünce bir kumandanın emri altına girmiş, hayatını ortaya atarak istiklalini ve istikbalini kazanmıştır.
Dünyadaki bütün milletler, yabancı devlet hakimiyetinde kalan soydaşlarını kendileriyle birleştirmek için silahlı ve silahsız savaşlar yaparlar. Bunun adı emperyalizm değildir, irredantelizmdir ki makbul bir davranıştır.
Eski topraklarımızı kurtarmak isteğimiz emperyalizm ise emperyalistiz. Türkistan’ı, İdil-Ural’ı, Azerbaycan’ı, Kafkasya’yı, Kırım’ı ve Türkler‘in yaşadığı başka yerleri is!temek emperyalizm ise kutlu bir düşüncedir.
Haritalarda ırkımızın yaşadığı yerlere baktık, milletimize fenalık edenleri tarihte okuduk ve milli kini ateşten damgalar gibi kalbimize yazdık.
Hakkımızı, atalar mirasını istiyoruz. Alacağız da…
Bu iğrenç asırda yaşamaktansa Mete zamanında dünyaya gelmiş olmayı tercih ederim.
... Olabilir ama aşk bir sebep değil, neticedir.
Ey vatan!
Güzel Turan!
Sana feda biz varız.
Düşman oğlu meydana çık!
Kahramanlık kimde ise anlarız.
"Asıl ölüm unutulmaktır."
"Bir Türk dünyaya bedeldir."
- Gitti.
- Giderken ne dedi?
- Beni unutma, dedi.
Haritalarda ırkımızın yaşadığı yerlere baktık, milletimize fenalık edenleri tarihte okuduk ve milli kini ateşten damgalar gibi kalbimize yazdık.
Fedakarlık insanları da, milletleri de asilleştirir, kahramanlaştırır.
Dünyaya yayılmaya çalışmak, dünyadan silinmek korkusunun tepkisidir.
Dil; bir milletin sembolüdür. O milleti bir arada tutan ve yok olmasını engelleyen biricik faktördür.
Bize bir gençlik lazımdır. Temelinde cehalet, duvarlarında riya, tavanlarında dalkavukluk bulunmasın.
Bir millet, büyümek ve iş yapabilmek için kendisinin büyük bir millet olduğu inancını duymalıdır.
Milletler fedakar fertlerin çokluğu nisbetinde yükselir.
Ülküsüz topluluk yerinde sayan, ülkülü topluluk yürüyen bir yığındır.
Türkler hem ahlaklı, hem de iradeli bir millettir. Zaten bu ikisi, çok kere birlikte bulunur.
Türkçülük dün bir kaynaktı, bugün bir çaydır. Yarın coşkun bir ırmak olacak ve önünde yabancı duygu ve düşüncelerden gelen bütün engeller yıkılacaktır. – Türkçülük insanlara hiç bir vaatte bulunmuyor, maddi veya manevi bir şey vermiyor. Yalnız istiyor… Fedakarlık ve feragat istiyor.
Bize bir gençlik lazımdır. Temelinde cehalet, duvarlarında riya, tavanlarında dalkavukluk bulunmasın.
“Bugün de onun hatırası Türklük ruhunu eriyip sönmekten kurtaracaktır.” HÜSEYİN NİHÂL ATSIZ
“Duymuyor Tanrı beni, çaresizim kardeşim, Tutmuyor sıka sıka, kırılsın çenem dişim, Sen artık bir şehitsin, bense yaşayan leşim! Şanlı ve destana benzeyen geçmişimizi silinmez çizgilerle beynimize ve gönlümüze çizelim. Onu daima hatırlayalım. Çünkü kuvvetimizin kaynağıdır. HÜSEYİN NİHÂL ATSIZ
“Birleştirici, yürütücü, kalkındırıcı olan yalnız Türkçülüktür. Dışarıdan gelmemiş olan, millî ürün olan Türkçülük…” HÜSEYİN NİHÂL ATSIZ
“Çünkü bizim davamız bugünün sandalye davası değildir. Bizim davamız asırlara bakan bir davadır. Bir ülküdür.” HÜSEYİN NİHÂL ATSIZ
“Sık sık gördüğümüz, üç beş yaşındaki çocuklara tecavüz edenlerin yaşatılması insaniyet midir?” HÜSEYİN NİHÂL ATSIZ
Son ışık söneli nice zamandır;
Rüyalar! Yeniden önüme düşün!
Yardan ayrı geçen uzun yıllarda,
Hülyası bulunmaz bir anlık düşün.
İki millet arasındaki gerginlik ikisi arasında kalmıyorsa bunun sebebi, o ikisi arasındaki savaş sonunda doğacak durumun şu veya bu milletleri de başka açılardan ilgilendirecek nitelik taşımasıdır.
İnsan meziyet sahibi olmaya mecburdur.
Kızılelma ülküsünün gerisinde savaşlar ve büyük sıkıntılar görüp de korkanlar bulunabilir. Kendi rahatı ve keyfi kaçmasın diye insanlık davası (!) güdenler, ülküyü inkar edenler her zaman, her yerde çıkabilir. Fakat bir milletin içinde büyük bir çoğunluk milli ülküye inandıktan sonra, geri kalanlar da ister istemez bu milli akıntıya uymaya mecburdurlar.
Milli ahlak; bizim için cephelerde kan döken, tarlalarda alınteri akıtan ve nihayet bütçemizi doldurmak için kesesini boşaltan halkımızın, malına ve canına göz dikmemektir. Onun için çalışmayı, kendimiz için çalışmaktan üstün tutmaktır.
Milli şuur uyanık olunca başıbozuktan kurmay, vatan haininden profesör, hekimden dilci, cahilden müverrih, yabancıdan vekil, serseriden ülkücü çıkmaz.
"-Sevginin niçini olmaz ki efendim. Düşünsem belki makul bir sebep bulabilirim. Fakat bu hakiki sebep olmaz. Çünkü biz önce severiz, sonra sevdiğimiz şeyin güzel taraflarını bulmaya çalışırız. Bu da hodbinliğimizden doğar efendim."
Yatın ümitlerim, uykuya yatın!
Milliyetçilik, öyle kuvvetli sosyal bir kanun, öyle müthiş bir hakikattir ki, hiçbir kuvvet onu kaldıramaz, yok edemez.
Tarihimizle övünmek hakkımızdır.
Tavizin hiç bir güçlüğü çözmediğinin son örneği Kıbrıs meselesidir. Yunanistan gibi küçük ve aciz bir devlet bile tavizlere kanmamıştır. Çünkü düşmana taviz verilmez. Düşmana verilen taviz onun cüretini ve iştahını artırır.
Turancılık, yani bütün Türkler‘i birleştirmek ülküsü, milattan önceki üçüncü yüzyıldan beri vardır. Türk büyüklerinin, iç huzuru sağladıktan sonra ardında koştukları tek düşünce her zaman Türk Birliği olmuştur. Ancak İslamiyet bu düşünceyi bir miktar değiştirmiş İslamlığı koruma kaygısı Türk Birliği ülküsünü zaman zaman az veya çok ihmal ettirmiştir.
“Makamlar ve mevkiler ancak Türk milletine yararlı olabilmek içindir.” HÜSEYİN NİHÂL ATSIZ
…”Milli kini ateşten damgalar gibi kalbimize yazdık.” HÜSEYİN NİHÂL ATSIZ
“İşkembe kazanından diba çıkmaz. Yüz defa aldandığın halde hala iyiyle kötüyü seçemeyecek misin?” HÜSEYİN NİHÂL ATSIZ
O gece ne kadar güzeldi mehtap,
Sandım ki ruhumda yükseldi mehtap,
Gönlümü yıkayan bir seldi mehtap,
Rüyada çalınmış buseler gibi.
Türkçüler! Sıkı saflar halinde birleşerek ve başka her düşünceyi geride bırakarak, ateş yağmuru altında döküle döküle, fakat bir an durmadan Moskof’a karşı Köprüköy saldırısını yapan Türk alayı gibi ülküye doğru ilerleyiniz. Bu ilerleme sırasında düşenlere bakmak için bile bir an kaybetmeyiniz. Onları mukadderata, tarihin şeref yaprağına ve Tanrı’ya bırakarak yürümekte devamediniz ve en büyük kahramanlığı yapsanız bile en küçük karşılığını beklemeyiniz.
Türkçülük, Türk ırkının ruhunda, kanında, beyninde yaşayan hayat prensiplerinin fikir haline gelmiş şeklidir.
Türk destanlarından çıkan anlama göre, Türklerin ülküsü, fetihler sonunda büyük ve üstün bir devlet kurarak bu devletin içinde bolluğa ve mutluluğa kavuşmaktır. Aşağı yukarı, her millet, aynı şekildeki milli gayelerin ardındadır. Milletlerin çapına, kabiliyetine göre milli ülkülerin ayrıntılarında farklar olmakla beraber, ana çizgiler bakımından hepsi birbirine benzer: Büyümek ve rahatlığa kavuşmak!
Türk Milleti; kahraman askerler, büyük devletler ırkı ve milletidir.
Ülkü; ilk önce, insanların gönüllerinde, gönüllerin derinliklerinde doğar ve kendini önce destanlarda gösterir. Sonra şuura geçer, büyük kılavuzlar tarafından açıklanır. Daha sonra da büyük kahramanlar, onu gerçekleştirmek için büyük hamleler yapar. Bu hamleler sırasında da ülkülü millet, kahramanların ardından gönül isteği ile koşar. Bütün bu uğraşmalar arasında da millet yürür, önce manen sonra maddetten ilerler, olgunlaşır, erginleşir.