Sayfa İçeriği: Maksim Gorki Sözleri, Maksim Gorki Sözleri Facebook, Maksim Gorki Sözleri 2019, Maksim Gorki Sözleri Kısa, En Güzel Maksim Gorki Sözleri, Anlamlı Maksim Gorki Sözleri
1800 ve 1900'lü yıllarda yaşayan Rus yazar Maksim Gorki Sözlerini sizler için bir araya getirdik. Bu içeriğimizde yer almakta olan En Güzel Maksim Gorki Sözlerini sosyal medya hesaplarınızdan paylaşmayı unutmayın.
Editör Seçimi: Unutma! İnsanlar bilgi değil, avuntu ister. (Maksim Gorki)
''Ne kadar az bilirsen, o kadar iyi uyursun...''
İyi bir insan için yaşamak zor, ölmek kolay.
Her şey çok basit olunca hemen aptal oluverirsiniz.
İnsan ne şekilde yaşarsa, o şekilde düşünür.
Gördün mü işte herkes böyle olmalı…Üzüntü sanki bir ikinci dert gibi bizim bütün varlığımızı sarmış,aldığımız soluk üzüntü,giydiğimiz elbise üzüntü,hep üzüntü…Ancak bunda övünülecek bir sey yok;insan böyle olunca sıkıntıyı,acıyı göze almalıdır!
Geçmişin arabalarıyla hiçbir yere gidemezsiniz.
Toplum! İşte en çok nefret ettiğim şey! O, durmadan benliğimizin verebileceğinden fazlasını istiyor bizden. Ama kendimizi doğru dürüst yetiştirebilmek için gerekli şartları hazırlamıyor. Önümüze engeller koyuyor.
Bütün dünyaya ve tabii kendime de, öyle bir tekme atmak istiyordum ki her şey, bu arada ben de, güzel, canlı, namuslu bir hayat başlatmak üzere, birbirini seven insanların neşe dolu, coşku dolu danslarıyla, çılgınca dönmeye başlayalım…
Yoruldum; ayağımın değil, yüreğimin götürdüğü yerlere gitmekten.
Sustum; dilimdekileri değil, yüreğimdekileri söyleyememekten.
Hayatta hiç kimseye tam anlamıyla güvenme! unutma ki; beyaz gülün bile gölgesi siyahtır.
İnsan ne şekilde yaşarsa, o şekilde düşünür.
''İnsanların ruhunu öldürüyorlar anne. İşte asıl cinayet bu… Utanılacak bir cinayet… Bir takım silahlar çıkartıyorlar, insanları öldürüyorlar ve bunu yapanlara devlet diyorlar.
Evlerine, sosyal statülerine ve paralarına hiçbir zarar gelmesin diye garip insanları harcıyorlar. Anlıyorsun beni değil mi anne? Halkın ruhunu kurutuyorlar ve hiç bir şey anlamaz hale getiriyorlar.''
Başımıza ne geliyorsa, korktuğumuz için geliyor. Bizi yönetenler korkumuzdan yararlanıyorlar, bu daha da çok korkutuyor bizi.
Biliyor musunuz, çok yalnızım; dünyada hiç kimsem yok! İnsan susar, susar, ama bir gün gelir, ruhunda biriken şeyleri ansızın boşaltmaya başlar... O zaman da, ağaçla da konuşmaya razı olur.
Özgürlüğün tadını duyuyor, gecenin hüznü yüreğime doluyordu.
Herkes ilk ‘aşkından’ söz ederken gösteriş yapmamaya, abartmamaya, kabalığa düşmemeye çalışırdı; bundan öyle nazikçe hüzünle sık sık söz ederlerdi ki, başlarından geçen en iyi olayın o olduğu hemen anlaşılırdı. Sanki bomboş yaşamlarını o iyi şeyle doldurmak isterlerdi.
Okumuş olduğum kitaplardan, hedeflerine varmakta sonuna kadar ayak direyen insanlara saygı göstermeyi, ruhsal dayanıklılığa ve sebatkarlığa değer vermeyi öğrenmiştim.
Geçmişin arabalarıyla hiçbir yere gidemezsiniz.
İnsan ne denli az isterse o denli mutlu olur istekleri arttıkça özgürlüğünü yitirir.
Ateş karşısında bozulmayan altın altın karşısında bozulmayan kadın kadın karşısında bozulmayan erkek kalitelidir.
Dini,dili,ırkı ne olursa olsun. Bütün dünya emekçilerindir.
Bilmiyor musun? O zaman sana şunu söyleyeyim: kurnaz olmak her zaman saf olmaktan iyidir. Saflık, aptallıktır, anladın mı? Örneğin, koyun saftır. Bunu aklından çıkarma! Hadi yalla!
Özgürlüğün tadını duyuyor, gecenin hüznü yüreğime doluyordu.
Bugün çalışıyor, yiyorlar; yarın aynı şey; ve ömürlerinin her günü böyle geçer: çalışmak, yemek. Arada, çocuk dünyaya getirirler. Önce eğlence olur bu. Gelgelelim çocuklar da çok yemeye başladılar mı, ana babalar kızarlar, onları hırpalamaya başlarlar: çabuk olun, bir an önce büyüyün, pisboğazlar, büyüyün ki çalışasınız! diye sıkıştırırlar. Yavrularını evcil hayvanlar haline getirmek isterler. Ama çocuklar da kendi mideleri için çalışmaya koyulurlar, bir kürek mahkumu prangasını nasıl sürüklerse onlar da yoksul yaşantılarını öyle sürdürürler! Aklının zincirlerini koparan kimseler gerçek insanlardır.
Herşey çok basit olunca hemen aptal oluverirsiniz.
Bütün insanların ruhları gridir. O yüzden hepsi biraz allık peşinde.
Hep ileriye giden insan ölüme giden insandır. Zaman zaman arkana dönüp bakmazsan yaşayamazsın.
İnsanlar birbirlerine egemen olmak isterler ama, kendi kendilerinin bile efendisi değillerdir.
Yalan olduğunu bilsen dahi inanacaksın insan oğluna, yani dinleyeceksin onu, niçin yalan söylediğini anlamaya çalışacaksın. Bazen yalan, insanın özünü gerçeklerden daha çok açığa vurur.
Bilim aklın şiiridir; şiir de yüreğin bilimidir.
“Bu işte herkes yalan söylüyor”a inanmak istemiyorum.
Kitap okumayı sevmen, güzel… ancak her şeyde olduğu gibi bunda da ölçüyü kaçırmamak gerek.
Kiminle dost olursan ol, nerede ne halt edersen et, sonunda geleceğin yer kadının dizi dibidir ve de bundan kaçış kurtuluş yoktur!
Başkasının vicdanıyla yaşanmaz..Maksim Gorki – Çocukluğum
İnsan kalabalığını sevmiyorum, işte o kadar! Ben kendi halinde bir yaşam sürmeli, ıssız yerlerde yaşamalıyım, ama yaşanacak doğru dürüst ıssız bir yer de bilmiyorum
Namuslu insanlar için yaşamak zor, ölüm daha kolay oluyor. Acaba ben nasıl öleceğim?
Ölümü ölümle onarmalıyız. Bunun için insanları diriltmek için ölmek gerek. Binlerce insan ölmeli ki milyonlarcası yerine gelsin. Ölüm zor bir şey deği.
Aldanma diye birşey yoktur ! sadece biraz fazla güvenmek vardır. Ve insanı aldandığı değil, en çok güvendiği aldatır.
Yaşlanmak, iş yerinizde sizi sevmeyen bir arkadaşınızın olması gibi.
Hala başkaları adına yaşıyoruz.
"Namuslu insanlar için yaşamak zor, ölüm daha kolay oluyor. Acaba ben nasıl öleceğim?"
''Öbür dünyada, bu dünyadaki kadar iyi insanlar olduğunu sanmıyorum... ''
Ben inanıyorum, bir zaman gelecek ki insanlar birbirlerine değerlendirici gözlerle bakacak, herkes birbirinin gözünde bir yıldız gibi parlayacak. Herkes birbirinin sesini güzel bir müzik gibi dinleyecektir. O gün gelecek.
Günlük yaşamın durgunluğu içinde, mutsuzluğun kendisi bir bayramdır, yangınsa bir eğlence. Silik bir yüz üstünde bir çizik bile bir süstür
Bu insanlar da kendilerini kentteki herkesten üstün görüyorlardı. Bütün görgü kurallarını, bildiklerini ileri sürüyor ve bu kurallara göre de herkesi yerden yere vuruyor, herkese tepeden bakıyorlardı. Onlara, başkalarını yargılama hakkı veren bu kurallardan nefret etmeye başladım. Bu kuralları çiğnemekten zevk duyuyordum.
Aslında bir insanın gözyaşı gülüşünden daha samimi ve tatlıdır. Çünkü unutma her gülüşün altında bir ihanet saklıdır.
Yoruldum ayağımın değil yüreğimin götürdüğü yerlere gitmekten. Sustum dilimdekileri değil yüreğimdekileri söyleyememekten.
Okumuş olduğum kitaplardan, hedeflerine varmakta sonuna kadar ayak direyen insanlara saygı göstermeyi, ruhsal dayanıklılığa ve sebatkarlığa değer vermeyi öğrenmiştim.
Bende böylesine tiksinti uyandıran bu acı durum nasıl olup da onları güldürüp neşelendiriyordu?
İnsanlar birbirlerine egemen olmak isterler ama, kendi kendilerinin bile efendisi değillerdir.
Unutma! İnsanlar bilgi değil, avuntu isterler.
Bütün insanların ruhları gridir. O yüzden hepsi biraz allık peşinde.
Çok sık yaşıyordum bu türden olayları; öylesine ki, insanların iyi mi kötü mü, uslu mu, deli mi olduklarını anlamam mümkün olmuyordu. Bu kadar acımasız, açgözlü, yırtıcı olabilen insanlar, nasıl oluyor da utanç verici ölçüde çekingen, boyun eğer olabiliyorlardı?
Hayat bana baştan sona saçma geliyordu… ve ölümüne sıkıcı. İnsanların yalnızca sözde acıyıcı ve sevgi dolu olduklarını görüyordum; gerçekteyse –belki kendileri bile bunun farkında değillerdi, ama – hayatın genel akışına teslim olmuşlardı.
Bir kadının terbiyesi, birisiyle tartıştığı zaman belli olur.
İnsanlar gerçeği anlatan çıplak sözcüklerden hoşlanmıyorlar.
Her şey bir başka oldu artık. İnsanlar daha ateşli, mevsimler daha soğuk.. Maksim Gorki
Toplum! işte en çok nefret ettiğim şey! o, durmadan benliğimizin verebileceğinden fazlasını istiyor bizden. Ama kendimizi doğru dürüst yetiştirebilmek.
Aslında bir insanın gözyaşı, gülüşünden daha samimi ve tatlıdır. Çünkü unutma, her gülüşün altında bir ihanet saklıdır.