Sayfa İçeriği: Kazım Koyuncu Sözleri, Kazım Koyuncu Sözleri Tumblr, Kazım Koyuncu Şarkıları, Kazım Koyuncu Sözleri 2020, Kazım Koyuncu Sözleri Kısa, Kazım Koyuncu Sözleri Resimli, Kazım Koyuncu Sözleri Facebook
Kanser hastalığı sonucu 2005 yılında vefat eden Kazım Koyuncu'yu sevgi ve rahmet ile anıyoruz. Sizler de beğendiğiniz Kazım Koyuncu Sözlerini sosyal medya hesaplarınızdan paylaşabilirsiniz.
Editörün Seçimi: İnsanım diyecektim ama, insanlığıa ait her şeyi yok ettiler. (Kazım Koyuncu)
Şarkılarla geçtim aranızdan.
Öyle başı önde durmak yok. Kazım'la yürüyoruz.
Savaşın ne kadar kötü bir şey olduğunu anlamak için savaşmak zorunda değiliz…
Çok fiyakalı bir hastalığa yakalandım, baba.
Sizin için ucuz olan nükleer enerji değil, insan hayatıdır.
Birbirimizi sevmemiz için birbirimize benzememiz gerekmez.
Siyasetler, devrimler bir gün bitebilir ancak türküler , şarkılar yüzlerce yıl kalır.
“Bizim sahne ile ilgili yaşadığımız bir hikâye var, bir masal var. Zamanla daha büyük yerlere taşıyabileceğimiz, ne olur bilemiyorum ama bu konserlere daha başka şeyleri taşıyabileceğimize dair tuhaf bir inanç var içimde. Bu konserler sadece bir konser olarak kalmayacak gibi geliyor. Belki bir yürüyüş başlatırız bilemiyorum.”
"Devrimi düşünürsün, düşünebilirsin, şöyle olsun böyle olsun hatta bir sistem bile kurabilirsin. Ne zaman yaparsın. Devrim yaptıktan sonra... Bok devrim yaptıktan sonra... Şu anda bunu düşünüyorsan yaparsın, bunu yapmaya başlarsın. Ve böyle yaşamaya başlarsın. Hayatla da böyle anlamlı bir ilişki kurarsın... "
"Hopa'yı Hopa'dan sevmek kolay, biz Hopa'yı Diyarbakır'dan sevdirdik."
"Birbirimizi sevebilmek için birbirimize benzememiz gerekmez."
Trabzonspor’u tutmak sadece o yörenin çocuğu olmakla açıklanabilecek milliyetçi bir davranış değildir. Benim için Trabzonspor, en güçlülere karşı koyan ve herkesi yenen hayali kahramandı. Öyle bir kahramandı ki statükoyu bile devirmişti.
Bir şey ürettim ben, üç beş kişilik şey değil, sevgi denen şey herhalde.
Ben bir müzisyenim, ondan sonra biraz Karadenizliyim; ama hepsinin ötesinde ben bir devrimciyim. Ve gerçekten doğru bildiğim bir şeyi en azından çok zorlanırsam ortaya koymaktan çekinmem.
Birbirimizi anlamamız için, aynı dili konuşmamıza gerek yok, ezildikten sonra, hepimiz aynı şarabız...
Bilemiyorum; bazen aklım yetmiyor, tüm akılları toplasam da bir aşk etmiyor.
Savaşın ne kadar kötü bir şey olduğunu anlamak için, savaşmak zorunda değiliz.
Bütün savaşlardan beter bir savaş. Saklanacak yerin yok. Ne yer, ne gök, ne de suyun altı.
Birbirimizi anlamamız için aynı dili konuşmamıza gerek yok. Ezildikten sonra hepimiz aynı şarabız.
Hayatım boyunca Türkiye’deki sistemle mücadele ettim. Sonunda fark ettim ki sistemle kanser aynı şey.
Kaldırın, kaldırın gözlerimden şu sisini yüzyılların . Bir çocuk gibi görmek istiyorum her şeyini dünyanın.
Sevgi çok önemli bir şey. Sevmeyi bilebilmek, sevdiğini hissedebilmek, seni sevenlerle göz göze gelebilmek.
Bütün dünyanın, bütün toprakları hepimizindir. Bütün şarkılar, dünyadaki tüm insanlarındır. Tüm topraklarda memleketimizdir.
"Sevgi bin kilometre ötede bile olsa gelir dokunur size"
“…Hayatım 33 yaşına kadar hep mücadele ile geçti. Hep gıcık işlerle uğraştım. Şimdiye kadar verdiğim bütün mücadele ve rahatsızlık için kimseden özür dilemiyorum ve yaptığım her şeyden de gurur duyuyorum. Bundan sonra da hayatım ve sağlığım nere giderse gitsin daha da gıcık, illet, muhalif, deli bir herif olmaya devam edeceğim.”
" Ne istiyorum biliyor musun? Şu bana işkence yapan polis var ya, inşallah o, onun ailesi, oğlu kızı burada beni dinliyordur. Ben de onlara müzik yapıyorumdur."
“Beni radyasyon değil, Türkiye'deki sistem kanser etti.”
Her şeye rağmen yeryüzünde şarkılar söyledik, teşekkürler dünya...
Konserime sadece bilet alarak giremezsiniz. Herkes gelirken yanında bir kitap getirsin. Kapıda durup tek tek kontrol edeceğim.
Yüz sene daha yaşasam, yapsam, yapsam, yapsam hep yapsam yine eksik gideceğiz. Ne kadar eksik gidersek hayatta yapacak o kadar çok şey bırakırız.
Devrimi düşlüyorsan ona göre yaşarsın. Yürüyüşün farklı olur. Bakkala, manava başka türlü davranırsın. Bunun için sana kimse puan yazmaz tabii ama anlarlar. Orada birisi farklı yürüyordur.
Birkaç aylık ömrün var. Soruyorsun kendine, Ne götürmek istiyorsun? Para yok işine yaramaz. Can kalıyor elinde, can nedir, uyur, gözünü kapatır gidersin. İyi ki mülkiyetten bu kadar uzakmışım. Şimdi gitmemem için, asla ölmeyi düşünmemem için bir sebep var. Acayip bir sevgi var.
Kanseri, kanser olmayanlar anlayamaz. Kanser de oldum artık. Duyarlı bir sanatçı olarak onları da hissediyorum. Ben kanserden çok korkan bir insandım. Kanserim ve korkmuyorum. Sadece beni sevenleri ve özgürlüğümü düşünüyorum. Ölüm küçük bir şey, ama hastalık özgürlüğünüzü sınırlıyor.
Biz de öldük. Ama her şeye rağmen bu yeryüzünde şarkılar söyledik. Teşekkürler dünya.
O çayı içen biri geri zekâlıdır. Ben kendi zekâmla ve felsefemle ölümü, hayatı uzatabilirim, kısaltabilirim, her şeyi yapabilirim. Peki benim köyümdekiler, anasının kuzusu çocuklar, 16 yaşındaki kız o neyi düşünsün, hangi felsefeyi düşünsün? Onun annesi hangi felsefeyle acısını yumuşatsın? Sen kimsin, o acıları onlara tattırabiliyorsun? Bu ülkenin politikacılara, yalancılara ihtiyacı yok. Kendi onuruna sahip çıkmış, kendi kişiliğine sahip çıkmış haline ihtiyacı var.
Yüz sene daha yaşasam, yapsam, yapsam, yapsam hep yapsam yine eksik gideceğiz. Ne kadar eksik gidersek hayatta yapacak o kadar çok şey bırakırız…
"Bu arada; hiç başımızdan eksik olmayan gökyüzüne, günün karanlık saatlerine, ara sıra kopsa da fırtınalara, bir gün boğulacağımız denizlere, eski günlere, neler olacağını bilmesek de geleceğe, kötülüklerle dolu olsa bile tarihe, tarihin akışını düze çıkarmaya çalışan tüm güzel yüzlü çocuklara, Donkişotlar 'a, ateş hırsızlarına, Ernesto "Çe" Guevara'ya, yollara-yolculuklara, sevgililere, sevişmelere, sadece düşleyebildiğimiz olamamazlıklara, üşürken ısınmalara, her şeyden sıcak annelere, babalara ve tadını bütün bunlardan alan şarkılara kendi sıcaklığımızı gönderiyoruz..."