Güzel Sözler
Mobil uygulaması yayında
Ücretsiz

John Steinbeck Sözleri

Sayfa İçeriği: John Steinbeck Sözleri, John Steinbeck Sözleri İngilizce, John Steinbeck Özlü Sözleri, John Steinbeck Sözleri 2020, John Steinbeck Güzel Sözleri, John Steinbeck Ünlü Sözleri

1900'lü yıllarda yaşamış olan ve yaşadığı dönemde adından sıkça bahsettiren John Steinbeck Sözlerini sizler ile buluşturuyoruz. Sizler de beğendiğiniz Özlü John Steinbeck Sözlerini sosyal medya hesaplarınızdan paylaşabilirsiniz.

John Steinbeck Sözleri

Editörün Seçimi: Herkes kolayca çöker. Önemli olan direnebilmek. (John Steinbeck)


"Kitaplar bir halta yaramaz. İnsanın birine ihtiyacı vardır, birine yakın olmak ister." İnler gibi devam etti. "Kimsesi yoksa delirir insan. Kim olduğu hiç önemli değildir, yeter ki yanında biri olsun. İnanın bana, insan fazla yalnız kaldımı, hastalanır."


İki, birden iyidir. Çünkü emeklerinin mükâfatlarını iyi görürler. Çünkü birisi düşerse, öteki onu kaldırır. Yazık, o kimselere ki, yapayalnızdırlar ve düştükleri zaman yardımlarına gelecek kimseleri yoktur.


Hiçbir vaazın sağlayamayacağı yardımlara ihtiyaçları var. İnsan daha yaşamadan, cennet umudunu ne yapsın? Kendi ruhları yerlerde sürünürken, Kutsal Ruhu ne yapsınlar? Yardıma ihtiyaçları olacak. Ölmeye sıra gelmeden önce yaşamaları şart.


Kararlı olmak, başarıya giden yolu yarılamak demekti.


Karnı doymayacak olduktan sonra iyi olmayı kim ister... / John Steinbeck


Hiç erkek sülün gördünüz mü siz?


Açılamayacak kapı yok..! Düzeltilemeyecek yanlış, söylenemeyecek şarkı yok..! Ne ulaşılamaz amaçlar var, ne de kurtarılamaz ruhlar…


Dünyanın her yerinden herkesin yenileceği bir yer vardır. Kimilerini yenilgi yıkar , kimileriyse zaferle küçülür, bayağılaşırlar. Büyüklük, hem yenilgiyi, hem de zaferi kabullenebilen kişilerde yaşar.


Uykuyla dinlenemeyecek kadar yorgunum artık.


“İnsan olmak kolay değildir, hele ki ‘insanca’ yaşanabilecek bir toplum düzeni yoksa!”


İnsanın yüreğinin iyi olması için akla ihtiyacı yoktur.
Zaten bu ikisi pek birlikte olmuyor gibi.


"Eh hepimiz hayatımızı kazanmak zorundayız."
"Öyle," dedi Tom. "Ama keşke başkasının hakkını almadan kazanmanın bir yolunu bulsaydın."


O kadar çok anlattırdı ki, ben de belki bir gün gerçekleştiririz hayalimizi diye umut etmeye başladım.


İnsan, alıştığı gürültüyü bile arar, dedi.


Açlığı, yalnız kendi büzülmüş midesinde değil, çocuklarının da büzülmüş karınlarında duyan bir adamı nasıl korkutabilirsiniz?


Değişen ekonomiye aldıran yok. Değişim planlarına aldıran yok. Yalnızca isyanın bastırılma yöntemleri tartışılıyor, oysa beri yanda isyanın nedenleri devam edip gidiyor.


''Niye girmiyorsun yatakhaneye?'' diye sordu Lennie. ''Zenciyim de ondan. Yatakhanede kağıt oynuyorlar, ama ben zenci olduğum için onlarla oturup kağıt oynayamam. Kokuyormuşum ben, öyle diyorlar. Sana bir ley söyleyeyim mi, aslına bakarsan siz de bana kokuyorsunuz.''


-Beni azarlamayacak mısın?
-Azarlamak mı?
-Evet eskiden hep yaptığın gibi.Hani 'sen kuyruğumda olmasan elli doları alır...'falan derdin ya.
-Ulu Tanrım!Lennie sen olan her şeyi anımsamazsın,ama benim ağzımdan çıkan bir sözcüğü bile unutmazsın.


İnsanın oturduğu toprak, o insanın kendisidir.


İnsan bir yere alıştı mı, ayrılması zordur. Bir düşünce tarzına alışınca da kopamaz insan zaten. Ben artık papaz değilim ama ikide bir kendimi dua eder buluyorum.


Banka, insan olmayan bir varlıktır. Bankadaki herkes, bankanın her yaptığından nefret eder. Ama banka onu yine de yapar. Banka insanın dışında bir şeydir, söylüyorum size. Canavardır. Onu insanlar yaratmıştır. Onu insanlar yaratmıştır ama, insanlar kontrol edemez.


Banka dediğin insana benzemez. On beş bin dönüm toprağı olan insan da insana benzemez. Canavardır.


İnsan bazen marangozhane gürültüsünü bile özler.


Bir lafı birine ağzımla söyleyemiyorsam, demek o laf yazılacak kadar önemli değil.


Kitaplar bir halta yaramaz. İnsanın birine ihtiyacı vardır, birine yakın olmak ister.” İnler gibi devam etti. “Kimsesi yoksa delirir insan. Kim olduğu hiç önemli değildir, yeter ki yanında biri olsun. İnanın bana, insan fazla yalnız kaldımı, hastalanır


İnsan olmak kolay değildir, hele ki ‘insanca’ yaşanabilecek bir toplum düzeni yoksa!


Açlığı, yalnız kendi büzülmüş midesinde değil, çocuklarının da büzülmüş karınlarında duyan bir adamı nasıl korkutabilirsiniz?


İnsanın yüreğinin iyi olması için akla ihtiyacı yoktur. Bana zaten bu ikisi birlikte pek olmuyor gibi geliyor. Gerçekten akıllı bir adama bakıyorsun, hiç de iyi biri olmadığını görüyorsun


Açılamayacak kapı yok! Düzeltilemeyecek yanlış, söylenemeyecek şarkı yok! Ne ulaşılamaz amaçlar var, ne de kurtarılamaz ruhlar... / John Steinbeck


Dünyanın her yerinden herkesin yenileceği bir yer vardır. Kimilerini yenilgi yıkar, kimileriyse zaferle küçülür, bayağılaşırlar. Büyüklük, hem yenilgiyi, hem de zaferi kabullenebilen kişilerde yaşar. / John Steinbeck


Diktatör; aslında yönettiklerinden korkandır. Halkının manevi duygularını sömürürler, en temel hak ve özgürlüklerle ilgili kısıtlama getirmeye çalışırlar, eleştiriye ve protestoya hiç tahammülleri yoktur. Sonları hep hazin olmuştur; ya intihar etmişler, ya kaçmışlar ama sığınacak yer bulamamışlar ya da yargılanmış ve cezalandırılmışlardır. / John Steinbeck


Dünyanın her yerinden herkesin yenileceği bir yer vardır. Kimilerini yenilgi yıkar, kimileriyse zaferle küçülür, bayağılaşırlar. Büyüklük, hem yenilgiyi, hem de zaferi kabullenebilen kişilerde yaşar. / John Steinbeck


Dimdik ve güzel...her tüyü ayrı bir renge boyalı. Gözleri bile sürmeli... bildiniz mi? Sonra bummm!


Ve insan, karşısına çıkan her engeli aşmış, her düşmanı yenmiş. Yalnız bir tanesinin üstesinden gelememiş. Evet, yalnızca kendisini yenememiş. İnsanlık nasıl da nefret ediyor kendi kendisinden.


Belki de herkes fazla zengin. Zenginlerin doyumsuzluğu kimsede yoktur. Bir adamı besle, giydir, iyi bir eve oturt, umutsuzluktan ölür.


Görmek bir kesinlik ifade etmiyordu; gözle gördüğümüzün aslında orada olup olmadığına ilişkin bir kanıt yoktu.


Bir insan ki, kendini zengin görmek için bir milyon dönüm toprağa ihtiyaç duyar, bana göre o insanın gönlü çok fakirdir. Bir insanın gönlü fakir olduktan sonra, milyonlarca dönüm toprak almış, neye yarar, yine de fakirdir.


Konuşma alışkanlıktan başka neydi ki; sözsüz de anlaşabilirdi insanlar...


"Herkes kolayca çöker, önemli olan direnebilmektir."


İnsan bu! Güvenilmez.


Gece burada tek başına bir adam düşün, işte ya kitap okuyor ya da bir şeyler düşünüp öylece oturuyor. Bazen düşüncelerini birine söylemek ister doğru mu yanlış mı diye ama kimsesi yoktur işte. Bir şey görünce bile onu gördüğünden tam emin olamaz gösterecek kimsesi olmadığından.


Niçin mi... şey... yalnızca bıraktı işte. Herkesin yaptığı gibi.


İnsanlar gerçeği söylemekten hoşlanmazdı.


Oğlum okumayı öğrenecek, bütün o kitapları okuyacak. Oğlum yazmayı öğrenecek ve yazacak. Oğlum sayıları öğrenecek. Bütün bunlar bizi özgür kılacak, çünkü o bilgilenmiş olacak, bizler de ondan öğreneceğiz.


Canım öyle ölmek istiyor ki. Ölmeyi çok istiyorum. Biraz ölmek istiyorum. Çok yorgunum. Belki de, artık uyanmam.


''İnsanlar daha yaşamadan, cennet umudunu ne yapsın? Kendi ruhları yerde sürünürken kutsal ruhu ne yapsınlar? Yardıma ihtiyaçları olacak. Ölmeye sıra gelmeden yaşamaları şart.''


Kimsesi yoksa delirir insan. Kim olduğu hiç önemli değildir, yeter ki yanında biri olsun. İnan bana, insan fazla yalnız kaldı mı, hastalanır.


Geçmişimiz olmadan kendimizi nasıl tanıyacağız?..


Aç adamları alacaklar. Saatte yirmi sentle insan ailesinin karnını doyuramaz ki! Ama neye olsa razı olur insan. İstediklerini yaptırırlar. İşleri mezata çıkarıyorlar. Tanrım! Neredeyse üste para alacaklar bizden, iş vermek için.


"Bizim gibiler, yani çiftliklerde çalışanlar, dünyanın en yalnız adamlarıdır. Aileleri yoktur. Yerleri yurtları yoktur. Bir çiftliğe gidip üç beş kuruş için gece gündüz çalışırlar, sonra şehre inip bütün paralarını çarçur ederler, ertesi gün bir bakmışsın yine bir çiftliğin yolunu tutmuşlar. Böylelerinin hayattan hiçbir beklentileri yoktur."


..."kitaplar bir halta yaramaz. İnsanın birine ihtiyacı vardır, birine yakın olmak ister." İnler gibi devam etti. "Kimsesi yoksa delirir insan. Kim olduğu hiç önemli değildir, yeter ki yanında biri olsun. İnanın bana, insan fazla yalnız kaldı mı, hastalanır."


İnsanın sayısız geceler boyunca odada pinekleyerek kitap okuduğunu, ya da kara kara düşündüğünü getir gözlerinin önüne. Kimi zaman boşa koyarsın dolmaz, doluya koyarsın almaz, doğru mu düşünüyorsun yanlış mı bir türlü bilemezsin, çıkamazsın işin içinden, danışacağın tek bir Allah'ın kulu bile yoktur. Dönüp de sen ne dersin bu işe diyebileceğin hiç kimse yoktur yanında, sen de görüyor musun benim gördüğümü diye soramazsın hiç kimseye. Kaygılısındır, kararsızsındır. Bir ölçü yoktur elinde. Neler gördüm ben burada, neler yaşadım. Sarhoş filan da değildim. Uykuda mıydım bilmem. Ama yanımda birisi olsaydı, uyuyordun, düş görüyorsun derdi. Ve işte o zaman her şey çözümlenmiş olurdu...


"Barbara Wort'un Kazancı adlı kitabı okuduktan sonra İncil'i unuttum gitti."


"Öyle ya, kutu gibi bir evimiz olur, herkesin kendi odası... Ufağından bir de tombul döküm soba, kış boyu sıcacık yanar. Arazı çok büyük olmadığı için işimiz pek ağır olmaz. En fazla günde altı yedi saat çalışırız. Günde on saat arpa yüklemek zorunda kalmayız. Kendi ektiğimizi kendimiz içeriz. Böylece ne kadar ürün aldığımızı da biliriz."


Tanrının çağrısı falan yok kafamda. Onun yerine bir yığın günahkâr düşüncelerim var... ama bana mantıklı gibi geliyor hepsi.


Neden öldün ki hemen? Fare kadar küçük de değildin.


O kadar çok anlattırdı ki, ben de belki bir gün gerçekleştiririz hayalimizi diye umut etmeye başladım


Tanrıya dua edelim, iyi insanların yoksul olmayacağı günler gelsin


Savaşı hiç tanımadan kitap dolusu fikir yürüten insanlardan bıktım usandım


Hüzünlü bir ruh insanı mikroptan daha hızlı öldürür.


Gerçekle düş arasındaki savaşta, güçlü tarafın gerçek olmadığını belirtmekten mutluluk duyarım. / John Steinbeck


Şunu da unutmayın; insanoğlu bir kavram için savaşmadığı, uğrunda ölmediği zaman felaket gelip çatmıştır, çünkü bu tek nitelik, insanoğlunun temelidir ve evrende belirleyicidir. / John Steinbeck


Mutsuz bir ruh bir mikroptan daha hızlı öldürür. / John Steinbeck


İnsan bir toplulukla hareket ediyorsa, bir amaca hizmet ettiğini düşünür. Örneğin ‘Tanrı kutsal toprakları yeniden ele geçirmemizi istiyor’ veya ‘Komünizmle sosyal adaletsizliğin kökünü kazıyacağız’ gibi bir düşünce peşindedir. Oysa kitle, Kutsal Topraklar, Demokrasi ya da Komünizm ile doğrudan ilgili değildir. Kitle sadece hareket ve kavga peşindedir ve bu sözcükleri sadece bireylerin beyinlerini ikna amacıyla kullanır.


Dünyanın her yerinden herkesin yenileceği bir yer vardır. Kimilerini yenilgi yıkar, kimileriyse zaferle küçülür, bayağılaşırlar. Büyüklük, hem yenilgiyi, hem de zaferi kabullenebilen kişilerde yaşar.


Diktatör; aslında yönettiklerinden korkandır. Halkının manevi duygularını sömürürler, en temel hak ve özgürlüklerle ilgili kısıtlama getirmeye çalışırlar, eleştiriye ve protestoya hiç tahammülleri yoktur. Sonları hep hazin olmuştur; ya intihar etmişler, ya kaçmışlar ama sığınacak yer bulamamışlar ya da yargılanmış ve cezalandırılmışlardır.


Ve nerede birileri özgür olmak için mücadele ediyorsa, onların gözüne bak anne, beni göreceksin.


Hemen hemen bütün insanlar korkaktır ve korkularının nedenini de çoğu zaman bilmezler bile. Gölgelerden, şaşkınlıklardan, sayısız, adsız tehlikelerden, yüzünü görmedikleri bir ölümden korkarlar.


"İnsanları sevme.. İnsanları sevmekle harcayacak zamanımız yok."


Ta beşikten mezara dolandırıldığımızı biliyoruz. Yine de yaşamayı sürdürüyoruz.


"Kralcılar, Cumhuriyet'in damarlarında bir pıhtı gibiydi."


... ama ben aslında yorgundum ve bunun farkındaydım.


Kötülük olsun diye yapmadım ki,
"Sadece sevmek istemiştim George."


"Bizim gibilerin ailesi yoktur. Biraz para kazandılar mı, son kuruşuna kadar yerler. Yaşayıp yaşamadıkları kimsenin umurunda değildir."


İnanılmayan bir gerçek, insanı yalan kadar yaralar.


Olabildiğince açık bir biçimde bütünü görmek; beyniyle olduğu kadar yüreğiyle de görebilmek onu.


Gece burada tek başına bir adam düşün, işte ya kitap okuyor ya da bir şeyler düşünüp öylece oturuyor. Bazen düşüncelerini birine söylemek ister doğru mu yanlış mı diye ama kimsesi yoktur işte. Bir şey görünce bile onu gördüğünden tam emin olamaz gösterecek kimsesi olmadığından.


…ne fazla düş kurup kuşlar gibi havalara çık, ne de kötümser ol böcekler gibi yerde sürün


Bir zamanlar, bir akarsu kıyısında, elimde bir kuş ölmüştü. O zamandan beri hiç böyle bir umutsuzluğa kapılmamıştım.


İnsan, evrendeki bütün yaratıklardan farklı olarak işini aşarak büyür, kendi kavramlarının basamaklarından yukarı çıkar, başarılarının ötesinde kendini gösterir.


Büyük bir sebze bahçemiz , bir kümes dolusu tavşanımız ve bir de tavuklarımız olacak tabii. Kışın yağmur yağdığında boş ver işi gücü deyip sobanın içini iyice doldurup kibriti çakacağız, sonra da sobanın yanında oturup sıcacık evimizde çatıya damlayan yağmuru dinleyeceğiz.


Ne günah diye bir şey var, ne de sevap diye! Yalnızca millet ne yapıyorsa o var…


İnsanın yüreğinin iyi olması için akla ihtiyacı yoktur.


Bir şeyi çok fazla istemek iyi değildir. Bazen şans ters dönebilir yoksa. Ayarında istemeyi bilmeli kişi.


İnsan kendi hakkında söylenen güzel şeylere yalan da olsa inanıyor.


Kazanç, gökten inmez; bir başkasının kaybından kazanılır.


Sen de Yorum Yap veya Sözünü Yaz