Güzel Sözler
Mobil uygulaması yayında
Ücretsiz

Hermann Hesse Sözleri

Sayfa İçeriği: Hermann Hesse Sözleri, Hermann Karl Hesse Sözleri, Hermann Hesse Sözleri 2020, Hermann Hesse Aşk Sözleri, Anlamlı Hermann Hesse Sözleri, Hermann Hesse Sözleri Facebook

Tam ismi ile Hermann Karl Hesse olarak bilinen ve 1900'lü yıllarının ünlü ressam ve yazarlarından bir tanesi olan Hermann Hesse Sözlerini derledik. Beğendiğiniz Anlamlı Hermann Hesse Sözlerini Twitter, İnstagram gibi hesaplarınızdan paylaşabilirsiniz.

Hermann Hesse Sözleri

Editörün Seçimi: Bir kez kaçar uçurtması, sonra gökyüzüne küser insan.. (Hermann Hesse)


"Yazmak iyidir, ama düşünmek daha iyi; akıllılık iyidir, ama sabretmek daha iyi."


Senin ruhun bütün dünyadır.


"Yalnızlığı arzulamış, uzun yıllar içinde onu ele geçirmiştim. Soğuktu bu yalnızlık, orası öyle, ama sessizdi, yıldızların içinde dolanıp durduğu uzay gibi harikulade sessiz ve büyük."


“Her insanın yaşamı, onu kendine götüren bir yoldur, bir yol denemesi, bir yol taslağıdır.”


"...Sık sık anne ve babam hakkında da yine böyle düşünmüşümdür. Onlar sanır ki, ben kendi çocuklarıyım ve kendileri gibiyim. Ama her ne kadar kendilerine sevgi beslemem gerekse de, gerçekte onlara yabancı, onların anlayamayacağı biriyim. Benim başlıca önemli gördüğüm şeyi, yani ruhumu fazla önemsemez, buna verdiğim önemi gençliğime sayar, yahut benim bir kaprisim gözüyle bakarlar. Öte yandan beni sever, benim uğruma hiç bir özveriden geri kalmazlar. Bir babadan çocuğuna burnu, gözleri, hatta zekası kalıtım yoluyla geçebilir, ama ruhu asla. Her insan yeni bir ruh taşır kendisinde."


"Güç insanını güç yıkar;para insanını para;köle ruhlu insanı başkalarına kulluk etme,zevk insanını zevk çökertir."


“Yazgı ve gönül, aynı kavramın değişik adlarıdır.” Hermann Hesse


"Bilgi bir başkasına aktarılabilir, bilgelikse hayır... bilgelik anlatılamaz ve öğretilemez."


Dinlemesini bilen insanlar o kadar az ki!


Dinleyin şu cümleyi: Gerçekte çekilen acılardan gurur duymak gerekir, her acı bize yüksek bir aşamada bulunduğumuzu anımsatır.


İnsan neleri yutup sineye çekebiliyor, şaşılacak şey!


“Sana bir sır vereyim mi, ciddilik zamana aşırı değer verilmesinden kaynaklanır.”


Kendi kafasıyla düşünemeyecek ve kendi kendisinin yargıcı olamayacak kadar rahatına düşkün olanlar, yasaklara olduğu gibi boyun eğerler.


"Biliyorsun çünkü, yumuşak sertten güçlüdür, su kayadan güçlü, sevgi zorbalıktan güçlüdür."


Güzeldi dünya, renkliydi, garip ve gizemliydi! Burada mavi, şurada sarı, orada yeşildi.


Güç insanını güç yıkar, para insanını para; köle ruhlu insanı başkalarına kulluk etme, zevk insanını zevk çökertir.


Bir şey sesli olarak söylendiği anda biraz daha farklı gelir.


Yumuşak sertten güçlüdür, su kayadan güçlüdür, sevgi zorbalıktan güçlüdür.


Bilgelik keşfedilebilir, bilgelik yaşanabilir ama bilgelik başkasına anlatılamaz ve öğretilemez.


Bazılarımız dayanmanın bizi güçlü kıldığını zanneder. Ama bazen bizi güçlü yapan bırakmaktır.


"Siddhartha kulak verip dinledi. Bütünüyle kulak verip dinleyen biri kesilmişti şimdi, kendini tümüyle dinlemeye vermiş, tümüyle boşalmış, tümüyle soğurup içine alan biri olmuştu. Dinleme sanatında öğrenilecek her şeyi öğrendiğini hissediyordu. O zamana kadar bütün sesleri sık sık işitmişti, ırmağın çıkardığı bu pek çok sesi; ama sesler bugün bir başka yankılanıyordu. Pek çok sesi birbirinden ayırt edemiyordu artık, neşelileri gözü yaşlılardan, çocuksuları erkeksilerden ayıramıyordu, bir bütünlük oluşturuyordu hepsi, özlemin yakınması ve bilen kişinin gülüşü, öfkenin haykırışı ve ölen kişilerin iniltisi, hepsi birdi şimdi, hepsi içi içe geçmişti, birbirine bağlanmış, binlerce kez birbirine sarılıp dolanmıştı. Ve tümü, bütün sesler, bütün amaçlar, bütün özlemler, bütün çileler, bütün hazlar, bütün iyi, bütün kötü şeyler, tümü birden dünyayı oluşturmaktaydı. Tümü birden yaşamın müziğiydi."


"Ama yavaş yavaş anladın ki, dünya hiç de senden eylemlerde ve özverilerde bulunmanı istemiyor; yaşam, kahraman rollerine ve benzeri şeylere yer veren bir kahramanlık destanı değil, insanların yiyip içmeler, kahve yudumlamalar, örgü örmeler, iskambil oynamalar, radyo dinlemelerle yetinip hallerine şükrettikleri rahat bir orta sınıf evidir."


"Sızlanıp yakınacaksın da eline ne geçecek? Her şeyin hayırlı bir yol izleyip olması gerektiği gibi olduğunu, hiçbir şeyin başka türlü olamayacağını gerçekten göremiyor musun?"


"Müzik gibisi var mıdır!"


“Birinden nefret ettiğinizde, aslında kendinizle ilgili nefret ettiğiniz bir yönünüzü onda gördüğünüz içindir.”


“İnsan bir şeyi gerçekten isterse onu bulur. Onu bulmasının sebebi şansı değil kendisidir. Kendi arzusu ve ihtiyacı onu zaten hedefine götürecektir.”


“Hiç kimse kendisi aynı şeyi yaşamadığı sürece başkasının ne yaşadığını anlayamaz.”


İlk kez tadıyordum ölümü ve ölümün tadı acıydı, çünkü doğmaktı ölüm, korkunç yenilikler karşısında duyulan dehşet ve ürküntüydü.


İşime geldiği gibi yaşadım hep, elimin altında bol bol özgürlük ve güzellik vardı, ama ben hep yalnız kaldım.


Cumartesi akşamını yaptık. Bütün bir hafta canını dişine takıp çalıştıktan sonra, bu akşamın insana ne hoş geldiğini bilemezsin sen.


Herkesin ruhu kendinindir. Kimse ruhunu bir başka ruhla karıştıramaz. İki kişi buluşabilirler, birbirleriyle konuşabilirler, beraber olabilirler, ama ruhları çiçekler gibidir, her biri kendi bulunduğu yere kök salmıştır, hiçbiri öbürüne varamaz; varmak isterse kökünden kopması gerekir. Bunu da yapamaz. Çiçekler kokularını ve tohumlarını çevreye saçarlar, çünkü birbirlerine ulaşmak isterler; ama bir tohumun konması gereken yere varması için çiçek hiç birşey yapamaz, bu rüzgarın işidir, o nasıl isterse, nerden isterse öylece gelir, eser gider.


Her doğuş, evrenden bir ayrılış demektir; belli sınırlarla çevrilmek, Tanrı'dan kopup soyutlanmak demektir.


"Her insanın tek bir gerçek işi var:Kendine giden yolu bulmak."


"İnsanın aptallıkları görülebilirdi,onlara gülünür ya da acınırdı."


"Her insan başkalarında rastlanmayan özelliklerle,başkalarında rastlanmayan nişanlarla donatılmıştır;her birinin kendi erdemleri ve kendi kusurları vardır,her birinin bir "büyük günahı' vardır öte yandan."


"İnsan birinden korkuyorsa,o kimsenin kendi üzerinde söz sahibi olmasına izin vermiş demektir."


“Biz bir insandan nefret ettiğimizde, kendi içimizde yuvalanıp bu insanın görüntüsüyle karşımıza çıkan birinden nefret ederiz. Bizim kendi içimizde olmayan şey, bizi kızdırmaz.” Hermann Hesse


“Geçmişte olan, gelecekte olan hiçbir şey yoktur; her şey vardır sadece, şu an içinde varlık sahibidir.” Hermann Hesse


“Senin ruhun bütün dünyadır.” Hermann Hesse


“Ve her başlangıç, bizi koruyan ve yaşamamıza yardım eden bir büyü barındırır.” Hermann Hesse


“Bilgelik, ruha yerleşti mi bir kez, kendini evvela insan yüzünde dışa vurur duraksamaksızın. İçsel huzur, dışsal huzur olarak yansır vücudun diğer organlarına.” Hermann Hesse


Hiçbiri sana yaranmak, kendini sana beğendirmek gibi bir amaç gütmez. Tiyatro nedir bilmez hayvanlar.


İyi öyküler az bulunan av hayvanlarına benzer. Gizli yerlerde saklıdırlar.


Ölümlüdür görüntüler dünyası, ölümlü, son derece ölümlüdür giysilerimiz, saçlarımız, vücudumuzun kendisi ayrıca.


"Sevgi nedir, bilmez misin?"
"Sevgi mi? Bilirim, en güzel şeydir o."


Kimseye düşlerim, beklentilerim ve içimdeki değişiklikle ilgili bir şey söyleyecek durumda değildim.


Sözün kısası, yaşam savaştır.


“Hikmetini ve içyüzünü öğrenmek istediğim şey, Ben’di.”


"Bir insan pek üzgünse, dişi ağrıdığı ya da para kaybettiği için değil, her şeyin gerçekte nasıl, yaşamın nasıl bir şey olduğunu hissettiği için üzgünse, gerçekten üzgün demektir, işte o vakit biraz hayvana benzer, o zaman üzgün görünür, ama her zamankinden daha gerçek ve güzeldir bu üzüntü.''


“Yazıklanacak bir şey yoktu, geçip gitmiş hiçbir şeye yazıklanmamak gerekiyordu.”


Nasıl ki en zor kışları sıcak ve tatlı baharlar izlerse, gururlu ve ulaşılmaz bilinen kadınları da ansızın çılgın bir aşk sarıverir.


“Bir başkasının yaşamı konusunda yargıda bulunmak bana düşmez!”


Her insanın bir tek gerçek işi vardı,
Kendine giden yolunu bulmak...


Zaman ve dünya, para ve güç, küçük ve sığ insanların elinde bulunacak her zaman, asıl insanların elinde ise hiçbir şey. Yalnızca ölüm.


Bir insan gördüm.. tek bir insan gördüm şimdiye kadar önünde gözlerimi yere eğdirmeden duramadığım.


Ama yavaş yavaş anladın ki, dünya hiç de senden eylemlerde ve özverilerde bulunmanı istemiyor; yaşam, kahraman rollerine ve benzeri şeylere yer veren bir kahramanlık destanı değil, insanların yiyip içmeler, kahve yudumlamalar, örgü örmeler, iskambil oynamalar, radyo dinlemelerle yetinip hallerine şükrettikleri rahat bir orta sınıf evidir. 


Ve dönüp dolaşıp geleceğe inanan bizler o eski çağrıyı yineleyeceğiz: ‘Öldürmeyeceksin!’ Yeryüzündeki bütün yasa kitapları gün gelip cana kıymayı yasaklasa, hatta savaşta öldürmeler ve cellat eliyle can almalar da bu yasak kapsamına girse, yine de söz konusu çağrı susmayacak. Çünkü tüm ilerlemelerin, insan olmaya yönelik tüm çabaların temelinde saklı yatan çağrıdır bu. Canına kıydığımız o kadar çok şey var ki..


Bu karşıt çiftlerden birini, örneğin bir ermişle zevkperest bir kişiyi ele alırsak, benzetimiz daha iyi anlaşılacaktır. İnsan, kendini tümüyle manevi değerlere, Tanrıya yaklaşma çabasına, ermişlik idealine adama olanağına sahiptir. Bunun tersine, kendini tümüyle içgüdüsel yaşama, duygularının isteklerine teslim edip çabasını anlık hazların kazanımına yöneltme olanağıyla da donatılmıştır. Birinci yol ermişliğe, manevi şehitliğe, Tanrı uğruna kendini feda etmeye; ikinci yol ise zevkperestliğe, içgüdüler uğruna canını vermeye, çürüyüp kokuşmalar uğruna kendini gözden çıkarmaya götürür kişiyi.


"Senin ruhun bütün dünyadır."


"Evet, geride kalmıştı hepsi, kadeh içilip boşaltılmış, onu yeniden dolduran çıkmamıştı."


"Yazıklanılacak bir şey yoktu, geçip gitmiş hiçbir şeye yazıklanmamak gerekiyordu. Yazıklanılacak tek şey şimdi'ydi, bugün'dü, yitirdiğim, sadece edilgen bir tutumla katlandığım, bana ne armağanlar sunmuş, ne beni fazla sarmış bu sayısız saatler ve günlerdi."


“Bir şey sesli olarak söylendiği anda biraz daha farklı gelir.”


Bir dost sıcaklığının gerçekleşmeyecek özlemiyle kendi kendimi yiyip bitirmem gülünçtü.


Henüz insan aşamasına ulaşmış değiliz,
yalnızca insanlığa giden yolun üzerindeyiz.


Kendim için bilen biri diyemem. Araştıran biri oldum hep ve hâlâ da öyleyim ama artık yıldızlarda ve kitaplarda aradığım yok, damarlarımda çağıldayarak akan kanın verdiği dersleri dinlemeye başladım. Anlatacağım öykü hoş değil, düzmece öyküler gibi tatlı ve uyumlu da değil; kendilerini bundan böyle aldatmak istemeyen tüm insanların yaşamı gibi anlamsızlığı, karmaşayı, cinneti ve düşü çağrıştıran bir tadı var.


"Gözlerine işık ve gölgeler,kalbine ay ve yıldızlar doluyordu."


"Bilgi başkalarına aktarıla bilir;bilgelikse hayır. Bilgelik keşfedile bilir,bilgelik yaşanabilir,bilgelik el üstünde taşıyabilir insanı,bilgelikle mucizeler yaratılabilir ama bilgelik anlatılamaz ve öğretilemez."


"Bizzat sorumluluk yüklenmek ve düşünmek istemeyenlerin lidere ihtiyacı vardır."


“İnsanların büyük çoğunluğu, düşen bir yaprak gibidir, kapılıp gider rüzgarın önüne, havada süzülür, dönüp durur, sağa sola yalpalar vurarak iner yere. Pek az kişi de vardır, yıldızlara benzer, belli bir yörüngede ilerler durur, hiçbir rüzgar varamaz yanlarına, kendi yasalarını ve izleyecekleri yolu kendi içlerinde taşırlar.” Hermann Hesse


“İnsan düşüncelerinde ve yaptıklarında ciddiyse, o gerçek bir azizdir.” Hermann Hesse


Sen de Yorum Yap veya Sözünü Yaz