Sayfa İçeriği: Emma Goldman Sözleri, Emma Goldman Sözleri İngilizce, Emma Goldman Aşk Sözleri, Emma Goldman Sözleri 2020, Anlamlı Emma Goldman Sözleri, En Güzel Emma Goldman Sözleri
20. yüzyılda adından oldukça söz ettirmiş olan Amerikalı yazar Emma Goldman Sözlerini derledik. Hoşunuza giden En Güzel Emma Goldman Sözlerini sosyal medya hesaplarınız üzerinden paylaşmayı unutmayın.
Editörün Seçimi: Kardeşlik sözlerde biten bir cümle değil kalpte atan bir sevgi çemberi olmalıdır.
Eğer aşk, koşulsuz vermek ve almak değilse buna aşk denmez, öyle bir aşk ancak, artılarla eksileri dengelemeyi asla başaramayan bir işlem olur.
Anarşizm: İnsan yapımı yasayla kısıtlanmayan bir özgürlüğe dayanan yeni bir sosyal düzenin felsefesi; bütün hükümet biçimlerinin şiddete dayandığını ve bu yüzden gereksiz olduğu kadar yanlış ve zararlı olduğunu söyleyen teori.
Demokrasi için savaş, Savaşı bitirmek için savaş, dünyayı gerçek bir cehenneme çevirdi. / Emma Goldman
İnsan yalnızca emeğinin ürünleri üzerinden değil, yaptığı şeylere olan ilgisi ya da tutkusu, özgür inisiyatif ve orjinallik gücü bağlamında da soyguna uğrayabilir.
Artık hayal kuramadığımızda ölürüz.
Yalnız olduğunu en çok, ?yalnız değilsin' dediklerinde hissedersin. / Emma Goldman
Oy vermek bir şeyleri değiştirseydi yasaklanırdı.
“Bir gün, biz öldükten çok sonra, özgürlük gururlu başını yine kaldırabilir; Meşalemiz bugün sönük olabilir ama onu ateşleyecek olan biziz, sadece bir alev…”
Siz ahlâk sahibi erkek ve kadınlar, başlarınızı öte tarafa çevirmeyin.
Önyargılarınızın sizi etkilemesine izin vermeyin; sorunlara önyargısız bir açıdan bakın.
Camdan kalelerine çekilenler, oradan bakıp başkalarına taş atmakla hata ediyorlar, oysa camdan kaleler de incedir ve kolay kırılır.
Kadının gelişimi, bağımsızlığı özgürlüğü kendisinden gelmelidir. İlk olarak kendisini bir obje değil, bir kişilik olarak ortaya koymalıdır. İkincisi, hayatını basit, fakat zengin ve derin kılarak; kendi bedeni üzerinde başkalarının iddia ettiği tüm haklara karşı koymalı, istemediği sürece çocuk yapmamalı, tanrının, devletin, kocasının, ailesinin kulu olmaya karşı çıkmalıdır. Bu da hayatın tüm karmaşıklığını ve özünü anlamaya çalışarak, yani kendini toplumun fikirlerinden ve yargılarından özgürleştirerek olur.
Bütün savaşları, dövüşemeyecek kadar korkak olan, bu yüzden de kendileri adına dövüşmek için dünyanın gençlerini cepheye süren hırsızlar çıkarır.
Oy vermek bir şeyleri değiştirseydi yasaklanırdı.
Artık hayal kuramadığımızda ölürüz.
Ben, doğup büyümedim; 'yoğruldum'. Hayatla birlikte, hayatın her alanında, düşe kalka yoğruldum. Gerçi bu yolun bedeli yüksekti, ama aynı bedeli en baştan yeniden ödemem gerekse bunu memnuniyetle yapardım; çünkü bedelini ödemeden, dibini görmeden, hayatın doruklarına hiçbir zaman yeniden tırmanamazsınız. / Emma Goldman
Vatanseverlik, yapay bir şekilde yaratılmış ve yalanlar ile yanlış söylentilerin birbirini beslemesinden kaynağını alan bir hurafedir; insanı öz güven ve değerlerinden kopartırken, ona kibir ve anlamsız bir gurur katan boş bir hurafe. / Emma Goldman
Ateizmin felsefesi, herhangi bir ahiret ya da yüce lider olmayan bir yaşam kavramını öne sürer. Ruhları, kahinleri ve ortalama ferahlığıyla insanlığı, biçare bir bozulmaya hapseden yalan dünyanın karşısında, özgürleştirici, genişleyen ve güzelleştirici fırsatlarıyla gerçek ve hakikatli dünyanın kavramıdır. / Emma Goldman
Evlilik genellikle salt ekonomik bir düzenlemedir, kadına süresi ömür boyu olan bir sigorta poliçesi sağlar, erkeğe de kendi türünü devam ettirmesini sağlayacak tatlı bir oyuncak. Yani evlilik ve bu yolla sağlanan eğitim düzeneği, kadını asalakça, bağımlı olarak ve çaresiz bir hizmetkarmış gibi sürdüreceği bir hayata hazırlarken, erkeğe bir insanın hayatını tapulu mülkmüş gibi sahiplenme hakkını tanır. / Emma Goldman
Anarşi insan aklının dinin hakimiyetinden; insan bedeninin mülkiyetin hakimiyetinden kurtarılmasının, hükümetin kısıtlama ve prangalarından kurtulmanın taraftarıdır. / Emma Goldman
Kadının en büyük talihsizliği ya bir melek veyahut da bir şeytan olarak görülmesi olduğu içindir ki onun hakiki kurtuluşu yeryüzü üzerine yerleştirilmesinden, yani insan olarak görülmesinden geçer. / Emma Goldman
İnsan yalnızca emeğinin ürünleri üzerinden değil, yaptığı şeylere olan ilgisi ya da tutkusu, özgür inisiyatif ve orjinallik gücü bağlamında da soyguna uğrayabilir.
On beş yaşımda aşkımdan intihar etmenin beni mezarımda uçuk ve ilginç, solgun ve şiirsel göstereceğini düşünmüştüm; ama on altıma geldiğimde daha görkemli bir ölümde karar kıldım. "Ölene kadar dans edecektim"
Ben, doğup büyümedim; 'yoğruldum'. Hayatla birlikte, hayatın her alanında, düşe kalka yoğruldum. Gerçi bu yolun bedeli yüksekti, ama aynı bedeli en baştan yeniden ödemem gerekse bunu memnuniyetle yapardım; çünkü bedelini ödemeden, dibini görmeden, hayatın doruklarına hiçbir zaman yeniden tırmanamazsınız.
"Biz, eğitimin,genç bünyenin,onu vurup kırmakla, itip kalkmakla ve küçük düşürmekle sağlıklı bir yolda ilerlemesinin sağlanamayacağını anlamış bulunuyoruz.Çocuk gelişiminde özgürlüğün,hem çocuğa hem topluma ilişkin olarak daha iyi sonuçlar sağladığını öğrendik."
Eğitimin tüm iddialarına rağmen, öğrenci sadece aklının şiddetle arzuladıklarını kabul edecektir.
İş isteyin, iş vermezlerse ekmek isteyin. Ekmek vermezlerse, ekmeğinizi alın.
Oy vermek bir şeyleri değiştirseydi yasaklanırdı.
Kadının gelişimi, bağımsızlığı özgürlüğü kendisinden gelmelidir. İlk olarak kendisini bir obje değil, bir kişilik olarak ortaya koymalıdır. İkincisi, hayatını basit, fakat zengin ve derin kılarak; kendi bedeni üzerinde başkalarının iddia ettiği tüm haklara karşı koymalı, istemediği sürece çocuk yapmamalı, tanrının, devletin, kocasının, ailesinin bir kulu olmaya karşı çıkmalıdır. Bu da hayatın tüm karmaşıklığını ve özünü anlamaya çalışarak, yani kendini toplumun fikirlerinden ve yargılarından özgürleştirerek olur. / Emma Goldman
Anarşizm, olmuş bitmiş bir teori değildir. Anarşizm’in canlı canlı bütün hayatı saran bir ruhu vardır. Bu yüzden ben, toplumun belli bir bölümüne hitap etmiyorum: Sadece işçilere seslenmiyorum. Üst sınıflara da sesleniyorum,aslında onların işçilerden daha fazla aydınlanmaya ihtiyaçları var.
Fuhuş, her zaman geniş alana yayılmış bir kötülük olmuştur ve halen de böyledir. Lâkin beşer, fuhuş kurbanlarının acı ve ıstıraplarına kayıtsız kalarak işin ticaretini sürdürmüştür. Hem de endüstriyel sistemimize ya da ekonomik fuhuşa kayıtsız kaldığı kadar.
Aşkın ölçütleri para,sosyal konum ve mevki olarak görüldüğü sürece, fahişelik kaçınılmazdır!!!
Batıl inançlar, gelenekler ve alışkanlıklardan örülü aşılmaz bir duvarla ayrılmış evliliğin fiyaskoyla bitmesi kaçınılmazdır; birbirine karşı saygı ve anlayışı geliştirme potansiyelinden yoksun her birlik gibi.
Dante'nin Cehennem'e atfettiği bir veciz lafı, evlilik için de aynı derecede geçerlidir: "Buraya giren herkes, bütün umutlarını dışarıda bırakır."
Her toplum hak ettiği suçlulara sahiptir.
Ben inanıyorum, hatta aslında biliyorum ki, insanın düşündükleri ve yaptıkları iyi ve güzel olan ne varsa, bunların hepsi hükümetlere rağmen vardır, onlar sayesinde değil.
Ben, doğup büyümedim; ‘yoğruldum’. Hayatla birlikte, hayatın her alanında, düşe kalka yoğruldum. Gerçi bu yolun bedeli yüksekti, ama aynı bedeli en baştan yeniden ödemem gerekse bunu memnuniyetle yapardım; çünkü bedelini ödemeden, dibini görmeden, hayatın doruklarına hiçbir zaman yeniden tırmanamazsınız!
İş isteyin, iş vermezlerse ekmek isteyin. Ekmek vermezlerse, ekmeğinizi alın.
"Anarşizm, olmuş bitmiş bir teori değildir.Anarşizm'in canlı canlı bütün hayatı saran bir ruhu vardır."
"...hayat,formüllerden ibaret değildir."
"Ticari kar gözetilen düşüncenin kişisel idareyi belirlemekte önemli rolü olduğu sürece,dünya üzerinde ne özgürlük,ne uyumlu bir gelişme mümkündür."
Çünkü bir insanın, başkalarından farklı, kendi bilincine sahip olması, onda karşı konulmaz bir şekilde özgürce davranma arzusu yaratır. Özgürlük ve kendini ifade etmeye duyulan şiddetli arzu, insanda temel ve baskın bir niteliktir.
İnsan, kendi kuvveti ve yeteneklerinin bilincine varmalıdır; insanların daha iyi ve onurlu bir yeni hayat başlatmak için özgürleşmeleri zorunludur.
Kadın, hiçbir yerde yaptığı işin niteliğine göre muamele görmüyor, fakat cinsiyetine göre yargılanıyor.
... Kadının düşü, ayışığı, öpücükler, kahkaha ve gözyaşı değildir; kadın, alışveriş gezilerini ve pazar tezgâhlarını hayal eder. Bu ruh sefaleti ve paragözlülük, evlilik kurumunun özüdür.
Toplumun her birimi açısından özgürlük ve imkanlar arttıkça, birey de toplum da daha iyi bir yola girecek, daha yaratıcı ve yapıcı bir hayat bütünlüğü sağlanacaktır.
‘En Yükseklere giden’ bütün şarkı ve şükranların yükü, adalet ve merhamet sunan o ölümsüz Tanrı içindir. Oysa ölümlü insanlar arasındaki adaletsizlik hâlâ büyüyüp çoğalmaktadır.
....böylesi koşullarda kıskançlığın tamamen doğal olduğunu iddia etmek gülünçtür. Gerçekte de kıskançlık, yapay bir sebebin yapay bir sonucudur, başka bir şey değil.
İnsanoğlu, tanrıları yarattığı için uzun zamandır ağır bir şekilde cezalandırıldı; tanrılar ortaya çıktığından beri insanın payına acı ve zulümden başka bir şey düşmedi.
Ben kadınlar kendi kurtuluşlarının altına imza attıklarında, kadının ilk bağımsızlık bildirgesinin cebinde ne kadar para olduğuna bakarak değil, kalbi ve zihnine duyduğu hayranlıkla bir erkeği sevmek olacağına inanıyorum.
Aşk, bütün hayatın en güçlü ve en derin esası, umudun, neşenin, esrikliğin müjdecisi; aşk, bütün kanunlara meydan okuyan; aşk, insan kaderinin en özgür, en güçlü kalıbı; böylesi her şeyi zorlayan bir güç nasıl olur da zavallı minik Devlet ve Kilise çocuğuyla, evlilikle eş anlamlı anılır?
Küçüklük böler, genişlik birleştirir. Gelin, geniş ve büyük olalım. Üzerimize gelen önemsiz şeyler yüzünden hayati olanları gözden kaçırmayalım. Cinsler arasındaki ilişkilerde fethetme ve fethedilme kavramlarına yer yoktur; bir tek bir yüce şey vardır: İnsanın kendisini daha zengin, daha derin ve daha iyi bulması için sınırsız olarak vermesi vardır. Bir arzu tek başına boşluğu doldurabilir ve kadının özgürleşmesindeki trajediyi neşeye ve sınırsız eğlenceye dönüştürebilir.
Ozgurlesme,kadının en hakiki anlamıyla insan olmasını mümkün kilmalidir.
"Ben, doğup büyümedim; 'yoğruldum'. Gerçi bu yolun bedeli yüksekti, ama aynı bedeli en baştan yeniden ödemem gerekse bunu memnuniyetle yapardım; çünkü bedelini ödemeden, dibini görmeden, hayatın doruklarına hiçbir zaman yeniden tırmanamazsınız."
"Bugünlerde çoğu insan, Devlet ne kadar güçlü olursa toplumun da o kadar başarılı olacağına inanıyor. Bu, eski kötek inancıdır."
"Evlilik, alelâde her kıza, neredeyse daha emekleme çağından itibaren en büyük hedef olarak gösterilmiştir; dolayısıyla kızların bütün eğitimi, öğrenimi, bu sonuca yönelik bir hazırlık antrenmanı işlevi görür. Kurbanlığın semirtilmesi gibi o da buna hazırlanmıştır."