Sayfa İçeriği: Dostoyevski Sözleri, Dostoyevski Sözleri 2019 Fyodor Dostoyevski Sözleri, En Güzel Dostoyevski Sözleri En Harika Dostoyevski Sözleri, Dostoyevski Şiirleri
Saygıyla andığımız en büyük roman yazarlarımızdan biri olan büyük üstad Dostoyevski tarafından söylenmiş olan en güzel, en anlamlı sözleri ve şiirleri sizlerle paylaşıyoruz.
Editör Seçimi: Cehennem, insan yüreğinde sevginin bittiği yerdir. (Dostoyevski)
Aslında insanı en çok acıtan şey; hayal kırıkları değil. Yaşanması mümkünken, yaşayamadığı mutluluklardır.
Acıda hazların en tatlısı saklıdır.
Muhtemelen tüm hayatım boyunca hiçbir şeye başlamamış ya da hiçbir şeyi bitirememiş olduğum için kendimi zeki biri olarak görüyorum.
Acı ve acı çekme, büyük bir zekaya ve duyarlı bir yüreğe sahip kişiler için her zaman kaçınılmazdır.
Birisini sevmek; onu Yaratıcının kastettiği şekilde görmektir.
İnsanların çoğu, en iyi arkadaşını alçalmış görmekten mutlu olur. Genellikle arkadaşlıkların bu temele inşa edildiğini de söylemek abartı olmaz. Bütün düşünen insanlar, bu eski gerçeği bilir.
Aslında insanı en çok acıtan şey; hayal kırıkları değil. Yaşanması mümkünken, yaşayamadığı mutluluklardır.
Acı ve acı çekme, büyük bir zekaya ve duyarlı bir yüreğe sahip kişiler için her zaman kaçınılmazdır…
İyi insan, gülüsünü sevdiginiz kisidir.
Bir insanın karakterini can sıkıcı psikolojik çözümlemelerden çok, gülüşünden anlamak mümkündür.
“İnsan, hayata iki anlam yükler: Biri ağlarken, diğeri gülerken. Ve tek bir kere kıymet bilir; o da, elindekini kaybederken.” Fyodor Dostoyevski
Sevmek; güzel birinde aşkı aramak değil. O kişide, bilmediğin bir zamanın beklenmedik bir anında, ‘kendini bulmaktır.
Kalbi olup da aklı olmayan bir kadın, aklı olup da kalbi olmayan bir kadın kadar mutsuzdur.
Zamana güven her şey unutulur.
Şurası açıktır ki biz sevgiyi acıya bulayarak severiz.
Tanrı olmasaydı her şey mübah olurdu.
İnsanlık bilim olmadan var olabilir, ekmeksiz de var olabilir. Yalnız güzellik olmadan var olamaz. Güzellik yoksa hayatta yapılabilecek hiçbir şey kalmamış demektir. İşte, asıl mesele budur. Tüm sır perdesi burada gizlidir.
İnsanın yapması gereken tek şey, kendine her an bir piyanı tuşu değil insan olduğunu hatırlatmaktan başka bir şey değildir.
İlkin sanat yaşamı taklit eder. Sonra yaşam sanatı. Derken yaşam varoluşunun sanatlarda olduğunu fark eder.
Acıda hazların en tatlısı saklıdır.
Ancak acı çekerek kendimizi bulabiliriz.
Aslında insanı en çok acıtan şey; hayal kırıkları değil. Yaşanması mümkünken, yaşayamadığı mutluluklardır.
Ben, kendi kendimi bütünüyle mahvettim. Artık kendimi kıyaslayabileceğim herhangi bir şey var mıdır; ahlak kuralları filan? Bana faydası olacak hiçbir ahlak kuralı yoktur artık. Hele böyle bir durumda ahlak dersleri kadar yersiz bir şey olamaz. Ah, şu kendini beğenmiş tipler! Böbürlene böbürlene sana nasihatler vermeleri! Şu anki durumumun iğrençliğini ve pisliğini en az kendileri kadar bildiğimi bilselerdi, o koca dillerini sallamaktan vazgeçerlerdi. Bana bilmediğim ne söyleyebilirler ki? Benim sorunumla ilgili ne bilebilirler ki?
Bizim gibi basit ve ölümlü insanlar en nihayetinde kaybediyordu
Akıllı bir adam kendine karşı acımasız olmazsa gururlu da olamaz.
Bir insanın hayatının ikinci yarısı, ilk yarıda kazanılan alışkanlıkların sürdürülmesinden ibarettir.
Sevgi her zaman karşılık görür, kin de.
Acıda hazların en tatlısı saklıdır.
Ama toplum, muhafazakarlık görevini yerine getirmek için çok kez bu insanları asıp kesiyor ya da her türlü hareket imkanından mahrum ediyor. Ama yine aynı toplum, bir nesil sonra bu astığı insanların anıtını dikip onlara tapıyor… İlk bölüm şimdinin adamıyken, ikinci bölüm, hep geleceğin adamıdır. Birinciler dünyayı korur ve onun nüfusunu çoğaltır, ikincilerse onu hareket ettirir ve asıl amacına doğru yürütürler.”
Anı tatlı da acı da olsa her zaman ıstırap verir insana. Belki başkası öyle değildir, ben duyarım bu ıstırabı. Ama tatlıdır bu ıstırap. Kalp acı çekmeye, ezilmeye, sıkışmaya, kederlenmeye başladığında anılar onu, gündüzün sıcağında kavrulmuş cılız, zavallı bir çiçeği akşam serinliğinde çiy tanelerinin canlandırdığı gibi canlandırır.”
Bence, seytan diye bir sey gercekte yoksa, kisioglu uydurmussa onu, kendine bakarak, kendisini örnek alarak uydurmustur.
Sevgi her zaman karsılık görür, kin de.
Eger sen, baskalarından kendine saygı beklersen bu onlar icin büyük bir seydir. Sadece kendine saygı duyabilirsen digerleri de sana saygı duymaya mecbur kalır.
Bir insanın hayatının ikinci yarısı, ilk yarıda kazanılan alıskanlıkların sürdürülmesinden ibarettir.
Biliniz ki, yanlış insana karşı duyulan sevgi çabuk unutulur.
Ben benimle gözümün içine bakarak konuşanları severim!
Alışkanlık. Neler yaptırmaz insana!
“İyi insan, gülüşünü sevdiğiniz kişidir.” Fyodor Dostoyevski
“İnsana özgü bir yeteneksizliktir yaşayamamak. Yoksa hangi balık boğmuş kendini, hangi serçe atlamış camdan?” Fyodor Dostoyevski
“Bir yere gidip gitmemek önemli değil, orada kalıp kalmamak önemlidir.” Fyodor Dostoyevski
Tok olan açın halinden anlamaz derler; ama bazen, aç olan da açın halinden anlamıyor…!
Hiçbir şeye şaşmamak, çok akıllı olmanın belirtisidir derler; bence aynı ölçüde ve aynı güçte ahmaklık belirtisidir de.
İnsan gayeye ulaşmak için çalışmayı sever, fakat ulaşmayı pek istemez; bu hal hiç şüphesiz çok gülünçtür.
Her insan herkes karşısında her şeyden sorumludur.
Her şeyi anlıyorum ve bu beni öldürecek.
Bu dünyadaki en zor şey kendi kendine sadık kalmaktır.
Hayata yeniden başlasaydım saniyelerin nabzını tutardım.
Sadece hayat veren değil hayat verip hak eden baba adını taşıyabilir.
Ruhunuzu asla satmamanız gerektiğini hep aklınızda tutun. Asla önden ödemeyi kabul etmeyin. Asla matbaacınıza iş bitmeden parayı vermeyin. Bu yapabileceğiniz en kötü şey olur, kendi düşüncelerinizi öldürmek gibidir.
Bir çocuğa her şeyi söyleyebilirsiniz. Büyüklerin küçükleri, hatta anne babaların öz çocuklarını ne kadar az tanıdıklarını görünce şaşırırım. Küçük oldukları bahanesiyle çocuklara gerçekleri söylemiyorlar. Ne kadar yazık, zavallı bir düşünce! Oysa çocuklar her şeyi anlar, hem de anne babalarının onları küçük, aklı ermez saydıklarını çok iyi bilirler. Nedense büyükler, küçüklerin en karmaşık konularda bile yararlı bir fikir sunabileceğini düşünemezler. Nasıl olur da bu küçücük, güven ve mutluluk dolu kuşların gözlerine baka baka yalan söylersiniz? Bence dünyada kuştan güzel bir yaratık yoktur. Bu sebeple çocukları kuşlara benzetirim.
Hayatta önemli olan tek bir şey vardır, o da cesaret edebilmektir.
Aşk olduktan sonra saadetsiz yaşanabilir.
Başkaları için kendinizi unutun, o zaman sizi de hatırlayacaklardır.
Aslında merak ediyorum, şimdiye kadar oyun masasına yaklaşıp da batıl bir inanca saplanmayan biri var mıdır acaba?
Sevmek; güzel birinde aşkı aramak değil. O kişide, bilmediğin bir zamanın beklenmedik bir anında kendini bulmaktır.
İnsanoğlu çok derin bir varlıktır. Ben Tanrı olsaydım bu kadar derin yaratmazdım.
Aslında insanı en çok acıtan şey; hayal kırıkları değil. Yaşanması mümkünken, yaşayamadığı mutluluklardır.
Aslınsa benim ne istediğimi biliyor musun? Hepinizin canı cehenneme! Rahatlık, sakinlik istiyorum! Kendi huzurum için bütün dünyayı beş paraya satarım ben. Beni kıyametin kopmasıyla çaysız kalmam arasında bir seçime zorlasalar, dünyanın batmasını umursamaz, çayımdan vazgeçmeyeceğimi haykırırdım.”
Tanrı olmasaydı her sey mûbah olurdu.
İnsanın yalnızca mutluluga degil, mutsuzluga da ihtiyacı vardır.Mutluluk kadar mutsuzluk da gereklidir.
İnsanoglu cok derin bir varlıktır. Ben tanrı olsaydım bu kadar derin yaratmazdım.
Evlenme-bosanma isi sırf kadınların elinde olsaydı, bir tek nikah saglam kalmazdı.
Benim iyi yürekliliğimden yararlanıp hep böyle iğneleyici şeyler söylüyorsunuz.
Bir gün bana, göz kamaştırıcı dehaların da korkunç birer alçak olabileceklerini, bunlardan birinin ötekine engel olmadığını söylemişti.
Yoksa ciddi olarak, hiç ihtiyarlamayacağını, hep böyle genç, güzel kalacağını, seni sonsuza dek burada tutacaklarını mı sanıyorsun?
Dünyada herkesten çok kendini sev, çünkü dünyada her şey kişisel çıkara dayalıdır.
“Oysa yüreği temiz olmayanın, anlayışı da kıttır.” Fyodor Dostoyevski
“Bil ki, insanın değerini varlığı değil, yokluğu gösterir. Unutma, yokluğu bir şey değiştirmeyenin, varlığı gereksizdir.” Fyodor Dostoyevski
“Özgürlük ekmekten tatlı, güneşten güzeldir.” Fyodor Dostoyevski
“İnsanı acı değil, kendine acımak bitirir.” Fyodor Dostoyevski
Bu dünyadaki en zor şey, kendi kendine sadık kalmaktır.
Kolay bulunan bir sevgi mi yoksa insanı yücelten bir acı mı daha önemli?
İki kere iki dört eder hayat değildir bayım fakat ölümün başlangıcıdır.
Ben hasta bir adamım... Gösterişsiz, içi hınçla dolu bir adamım ben. Sanıyorum, karaciğerimden hastayım. Doğrusunu isterseniz, ne hastalığımdan anladığım var, ne de neremin ağrıdığını tam olarak biliyorum.
İnsanın yöneldiği tek hedef, hedefini elde etmek için harcadığı sürekli çabadır, başka bir deyişle yaşamın kendisidir. Oysa hedef iki kere iki dörtten, bir formülden başka bir şey olamaz; iki kere iki dört ise yaşam değildir, beyler; ancak ölümün başlangıcıdır. İnsan iki kere iki dörtten, en azından bir korku duymuştur. Evet, insanın tek yaptığı şey, iki kere iki dörtlerin peşine düşmek, okyanusları aşmak, bu uğurda seve seve yaşamını vermektir; ama öbür yandan aradığını bulacağı için de ödü patlar. Çünkü bulursa arayacak başka bir şeyi kalmayacağını hissetmektedir. İşçiler işlerini bitirince para alırlar, daha sonra da gidecekleri bir meyhane, düşecekleri bir de karakol çıkar nasıl olsa. Peki ama bizler nerelere gideriz? Onun için hedefe her varışta bir tedirginlik duyulur. İnsanoğlu amacına doğru ilerlemeyi sever; fakat amacını elde etmeyi değil. Çok gülünç bir durum doğrusu. İnsanın yaradılıştan gülünç bir varlık olmasındadır bütün terslik zaten. İki kere iki dört çekilmez bir şey. İki kere iki dört, bana sorarsanız, bir küstahlıktır. İki kere iki dört, ellerini böğrüne dayayarak yolumuzu kesen, sağa sola tükürük atan bir külhanbeyinin ta kendisidir. İki kere iki dördün yetkinliğine -mükemmelliğine- inanırım; ama en çok övülmeye değer bir şey varsa, o da iki kere ikinin beş etmesidir..
İnsan bir gizemdir: Eğer tüm yaşamını onu çözmekle geçirsen, zamanını boşa harcamış olmazsın. Ben kendim bu gizemle meşgul oluyorum, çünkü ben bir insan olmak istiyorum.
Baş kaldıranları her zaman yenecek üç güç vardır yeryüzünde bunlar; mucize, sır ve otoritedir.
Nasıl yasadıgıma gelince, sizin kendi yasamınızda yarıda bıraktıgınız seyleri ben sonuna kadar götürdüm. Üstelik sizler ödlekliginizi ölcülü davranıs sayarak kendi kendinizi aldatıp avunuyorsunuz.
İnsana saygımı korumak için insanlardan uzak duruyorum.
“İki tür acı vardır. Biri sizi güçlendiren acı, diğeri ise sadece ıstırap veren yararsız acı. Hangi acıyı beslediğine dikkat etmeli insan.” F. Dostoyevski