Sayfa İçeriği: Diyojen Sözleri, Diyojen Sözleri Kısa, Diyojen Sözleri Özlü, Diyojen Sözleri Facebook, Sinoplu Diyojen Sözleri, Diyojen Sözleri Güzel, Diyojen Sözleri 2019, Harika Diyojen Sözleri
400'lü yıllarda yaşayan ve Sinop doğumlu olan ünlü filozof Diyojen'in birbirinden anlamlı ve özlü olan Sözlerini derledik sizler için. Twitter, Facebook ve diğer tüm sosyal medya hesaplarınızdan Anlamlı Diyojen Sözlerini paylaşabilirsiniz.
Editörün Seçimi: Neden iki kulağımıza karşılık bir dilimiz var ? Çok dinleyelim az diye. (Diyojen)
“Bilgelik, gençlerde adeta bir fren işlevi görür; yaşlılara, fakirlere ve zenginlere ise hayatta rahatlık sunar.”
Gölge etme, başka ihsan istemem. / Diyojen
Bir gün sokak ortasında, ‘adamIar! AdamIar! ‘ diye bağırmaya başIar. HaIk etrafına topIanır. Diyojen, ‘ben adamIarı çağırıyorum!’ Diye sopası iIe onIarı kovar.
"İnsan, insana karşı!
İnsanlık, insana karşı! İnsanın gücü, insana karşı! Yeni yeni fark etmişiz..."
Uygarlık henüz Diyojen'in istediği gibi çırılçıplak dolaşılacak kadar ilerlemedi.
Yer yüzünde öğretmenlikten başka onurlu meslek tanımıyorum.
İnsan sonsuz ihtiyaçları olan bir varlık değildir. Temel ihtiyaçları karşılandığı zaman gayet sade ve mutlu bir yaşam elde edebilir.
Arzular ise kapitalist sistem tarafından icat edilir ve bizlerin bilinçaltına kazınır.
Bunlara kanmamalıyız
“Sizi pohpohlayan insanlar yerine, böbürlenen kişilerle karşılaşmanız daha iyidir; sizi sürekli öven kişi sizi yaşarken öldürür çünkü.”
“Bir çocuk basitliğiyle beni geride bıraktı”
Dyojen'e bir adamın ne kadar akıllı olduğunun nasıl anlaşıldığını sordular. Yanıtı kısa oldu; 'konuşmasından' dedi. Bir soru daha sordular 'peki adam ya hiç konuşmazsa' dyojen'in yanıtı bu kez şöyle oldu ' o kadar akıllı olanı henüz yok dünyada. / Diyojen
Bir eşkıya, fakir olduğu için ona hakaret eder. Diyojen eşkiyaya sadece, 'bir adama, fakir olduğu için hakaret edildiğini hayatımda hiç görmedim ama pek çok insanın hırsızlıklarından ötürü asıldıklarını gördüm' der. / Diyojen
Bir gün sokak ortasında, 'adamlar! Adamlar! ' diye bağırmaya başlar. Halk etrafına toplanır. Diyojen, 'ben adamları çağırıyorum!' Diye sopası ile onları kovar. / Diyojen
Dışarıdan güçIü görünüyor oIabiIirsin, ama savaşIar içeride kazanıIır.
Güpegündüz eIinde IambayIa doIaşırken kendisine ne yaptığını soranIara cevabı: adam arıyorum, adam.
“Dışlanmak, asılmaktan daha büyük eziyettir.”
Diyojen'in bir odaya, sıcak bir eve ihtiyacı yoktu. Orası evsiz de sıcaktır. Bir fıçının içine yatıp portakal ve zeytin yiyebilirsin. Ama o Diyojen'e Rusya'da yaşamak nasip olsaydı, Aralık ayını bırakınız, Mayısta bile oda isteyecekti. Yoksa soğuktan kıvranırdı.
Utancından yüzü kızaran delikanlıya diyojen şöyle demişti: aferin işte faziletin rengi budur!
“Sessiz kalmak, nasıl dinlemeyi öğrendiğini gösterir, dinlemeyi öğrenmeden konuşamazsın. Konuşurken de ne zaman sessiz olman gerektiğini öğrenmen gerekir.”
“İnsanlar neden filozoflara değil de dilencilere yardım ediyor?”
Büyük iskender korinthos'ta "bir dileğin var mı?" diye sorunca "gölge etme, başka ihsan istemem" demiştir. / Diyojen
Büyük iskender diyojen'i, birbiri üstüne yığılmış insan kemikleri içinden bir şey ararken görür ve ne yaptığını sorar. Diyojen, 'babanızın kemiklerini arıyorum, ama hangisinin kölelere, hangisinin babanıza ait olduğunu kestiremiyorum' der. / Diyojen
İskender’in şehirde gururla dolaştığı zamanlarda Diyojen, gündüz elinde fenerle dolaşıyor ve bunun hikmetini soranlara, ‘Adam arıyorum, adam!’ cevabını veriyordu.
Diyojen'in İskender'e dediği gibi, ben de sadece, gölge etme dedim hayata. Arzularım olduysa da, arzu duymak için bütün sebepler elimden alındı.
Utancından yüzü kızaran delikanlıya diyojen şöyle demişti: aferin işte faziletin rengi budur!
“Akıldan daha bereketli bir zenginlik yoktur, cehaletten daha şiddetli bir fakirlik yoktur, güzel ahlâktan daha iyi bir dost yoktur, istişareden daha münasip bir yardımcı yoktur, başarıdan daha iyi bir komutan yoktur ve edepten daha iyi bir miras yoktur."
Diyojen de bir fıçının içinde yaşıyordu, ancak dünyadaki bütün krallardan daha mutluydu.
Ne yapabilirdim ki? Uygarlık henüz Diyojen'in istediği gibi çırılçıplak dolaşacak kadar ilerlemedi.
Diyojen Büyük İskender’in “Ne istersin benden?” sorusuna şöyle karşılık vermişti: “Gölge etme başka ihsan istemem!”
"Senin o çirkin kafanı terk ettikleri için saçlarını kutluyorum."
Diyojen gibi, elimde fener, mertlik peşine düşmüştüm, bir yandan da çeşit çeşit kepazelikler yapardım; hepimiz gibi baylar...