Güzel Sözler
Mobil uygulaması yayında
Ücretsiz

Caner Yaman Sözleri

Sayfa İçeriği: Caner Yaman Sözleri, Caner Yaman Sözleri Twitter, Caner Yaman Sözleri 2019, Caner Yaman Sözleri Uzun, Caner Yaman Kitap Sözleri, Caner Yaman Sözleri Tumblr

Sizler ile bu sayfamızın altında Caner Yaman sözlerini bir araya getirdik. Ayrıca siz de beğendiğiniz Güzel Caner Yaman Sözlerini Twitter, Tumblr, Facebook hesaplarınızdan paylaşabilirsiniz.

Caner Yaman Sözleri

Editör Seçimi: Ben şair değilim, sen de şiir olamazsın. Dağılalım. (Caner Yaman)


Kırıldım.
Şu kelimenin içine ne kadar kolay sığıyorum.
Bir ömür ne kolay sığıyor bir kelimeye.


"Hep en güzel yerinde kafa attılar hayallerimize..."


Gidiyorsun madem…


Başka gülüşler değmiş senin yüzüne, sen bence git artık... Caner Yaman / Sonrası Yok


Özünden düşmüşsün sen, gözümden düşmüşsün çok mu?


Yağmurda ıslananlardan değil, yağmuru hissedenlerden olsaydın keşke…


O an kazandığının kayıp, vazgeçtiğininse kazanç olduğunu anlaman için çok zaman geçmesi gerekir.
Kaç aşk, kaç kitap, kaç şehir, kaç iklim gerekir sayamazsın ama bilirsin: Aşkları, kitapları, şehirleri ve iklimleri eskittikçe farkına varır insan kazançlarının ve kayıplarının.
İş işten geçti sanırlar çoğu zaman, sen aldırma onlara.
Kayıplarla demlenir, kaybettikçe demli bir çay olur, tadını çıkarır kendinin insan...


Zordu. Herkes olmamak, yalnız kalmayı, acı çekmeyi göğüslemek zordu.


Adamın nedenleri vardı,
kadının beklentileri.
Olmadı. Olamazdı.


Dersin ki;
Ölüm bir gerçekti evet, ama benim tek gerçeğimi öldürmek zorunda değildi...


Sanki hiç olmamıştı.
San ki şimdi başladı...️


"Birlikte ayaktayız, ayrılınca yıkılırız..."


Berbat şiirlerin tek güzel kelimesinde seni aradı gözlerim, bulmak istemedi.


Şiir yazasım geliyor,
gülüyorsun,
geçiyor...


Kolay iyileşmez iyi niyetinden vurulanlar…


Ve kim öperse öpsün geçmiyor artık…


Ezberletilmiş bir şiiri okur gibi dokunma bana, dizeleri şaşır, yanakların kızarsın mesela.


Özünden düşmüşsün sen, gözümden düşmüşsün çok mu? Caner Yaman / Sonrası Yok


Gidecek yerin kalmadığında zoruna gider hayat... Caner Yaman


Bıçağı en sevdiklerin vurabilir en derine, gerisi sıyırabilir ancak... Caner Yaman


Gidenlere harcadık kalanları.


Bir paragraftan sızan özleme kibrit çaksan, kaç şehir alev alır, kaç taht devrilir? Buna kafa yormadım hiç…


Sözünden az insanlar gördüm…


Çok yalnızdı şehir, gidenlere ağladık…


Kolay iyileşmez iyi niyetinden vurulanlar…


Ve artık, ne yazık, teveccühüne yer kalmadı içimizde, cümlemizde nesne olanın.


Puzzle gibi örneğin. Hani koordinatlarını verirsin eksik parçanın, fotoğrafını falan çekip üretici firmaya gönderirsin. Bir süre sonra hakikaten dönerler sana- nedense her seferinde dönmeyeceklerini, umursamayacaklarını sanırsın, ama inatlar döner o eksik parçayı tamamlarlar. Tam da böyle işte, desen ki evrene "işte bak, tam şuramdan eksildi gide, santim santim ölçtüm, bugüne kadar ağrıyan her yanımı karış karış biçtim, tarttım, eminim, giden bu sefer yüreğimin en çok ağrıyan yerinden gitti. Eminim oraya basıp gittiğinden. Bir yürek bundan daha fazla ağrıyamaz çünkü" desen. Tamamlansan sonra. Tamamlasalar. Bir kere de kendiliğinden mutlu olsan. Ama olamıyorsun.


Yandığım kadar yalnızdım. Söndüm, özüme döndüm.


Önce bir şeyler oldu aramızda, daha fazlası öldü sonra…


Sen başkasına güldün, ben ağlamadım. Bileklerimi değil, dileklerimi kestim sadece.


Seni anlatacak başka bir söz bulsam; bıkmadan , usanmadan, yılmadan namerdim ki onu söyler onu yazardım ya..


Kaldırımın kenarında öylece dikilip, masum gözlerini gözlerine sabitleyerek mendil satan bir çocuktan mendil almak güzel bir davranış olabilir, ama aynı zamanda o çocuğa gülümsemek, onun saçlarını okşamak ise dünyayı güzelleştirir.


"Çok şey mi İstiyorum?
Her şeyi istiyorsun yani, diyor,
Bu dünya hikayesi yarım kalanlarla doluyken 
Sen bütün bir hikaye olmak istiyorsun.
Üstelik de biz birbirimize bu kadar geç kalmışken.
Çok şey bu."


Enkazlar altında herkes yalnızdır


Bırak...
Biz bende, izi sende kalsın...


Ve ben, tanıdıkça saklanıyorum kendimden...


Şiir yazasım geliyor,
gülüyorsun,
geçiyor...


Çünkü ben, sende neyi sevdiğime karar verememeyi seviyorum en çok. Gerisinin pek de önemi yok... 


En içinde olmak istediği hikayeleri gece yazar insan, en güzel hikayelerin baş kişisidir herkes gece başını yastığa koyduğunda, sanılanın aksine karanlık daha bir dosttur aydınlıktan; en zayıf, en güçsüz, en berbat hallerini karanlıklar saklar, üzerine örter üşüme diye, kimseye göstermez seni, en yalın, en sen halini.


Ezberletilmiş bir şiiri okur gibi dokunma bana, dizeleri şaşır, yanakların kızarsın mesela.


Camın ardında banliyö treni, buz gibi raylar, yırtık bim poşeti… Ve sabaha karşı yastığımda bir tel saçı onun…


Benim olmayanın ederi vardır, benim olanınsa değeri…


Gelmediler işte, ne yaptıysak getiremedik, gelmeyesiye gitmişler, bilemedik…


Öyle sıradandın ki utandırmaya kıyamadım…


Nazım gibi olmak lazım, yeri geldi mi en sevileni bile yerden yere vurmalı ki ayağa kalksın…


Bir zamanlar anlamı vardı sorular sormanın, artık soramaz oldum, sormaktan yoruldum…


Hükmünü yitirdi sesin, sen artık kupkuru bir gürültüden ibaretsin…


Ne güzel durup dururken anmak seni, derin bir iç geçirmek sonra, şu alabildiğine pislikten tek nefeste arınmak gibi


Bir şarkının en güzel yerinde susan adamın da bir hikayesi vardır elbet…


Çay ve sigara. Çoğunun vazgeçilmezi, tek tesellisidir. Bu hayatta çoğunun tesellisi çok azdır…


Sen de Yorum Yap veya Sözünü Yaz