Sayfa İçeriği: Blaise Pascal Sözleri, Özlü Blaise Pascal Sözleri, Blaise Pascal Sözleri Facebook, Blaise Pascal Sözleri Kısa, Blaise Pascal Sözleri Anlamlı, Blaise Pascal Sözleri Twitter, Blaise Pascal Sözleri Tumblr
1600'lü yıllarda yaptığı buluşlar ile günümüzde adından hala söz ettirmeyi başaran Fransız asıllı ünlü matematikçi Blaise Pascal Sözlerini derledik sizler için. Facebook, Twitter gibi hesaplarınızdan sizler de Özlü Blaise Pascal Sözlerini paylaşabilirsiniz.
Editörün Seçimi: Kendileri hiç de hyranlık uyandırmayan şeylerin benzerlerini sunup yönetimin ilgisini çeken resim sanatı ne büyük bir kendini beğenmişlik. (Blaise Pascal)
Seven kişinin gözlerinde tanırız. Zira gözler kalbin yorumcusudur, ama sadece ilgi gösterenler anlar dillerini.
O kadar haddini bilmez haldeyiz ki, dünya üzerindeki herşeyin tarafımızdan bilinmesi gerektiğini düşünüyoruz. İşte böyle bir benlik davası yüzünden, etrafımızdaki yarım düzine insanın hakkımızda olumlu bir kanaat taşıyor olması bize zevk ve tatmin veriyor. / Blaise Pascal
“Sadece aşırı bir fikre saplanmakla büyüklük belli olmaz, asıl büyüklük her düşüncenin karşıtına da dokunabilmektir.” Blaise Pascal
Bana öyle geliyor ki sezar gidip dünyayı fethederek eğlenmek için fazla yaşlıydı. Bu tür bir eğlence auguste ve iskender’e uygundu: durdurulması zor, genç insanlardı onlar, ama sezar sanrım daha olgundu.
Allah'tan uzaklaşan, Allah'ı aramayan insan, ne kendisinde, ne de kendisinin dışında gerçeği bulamaz.
Beni daha önce bulmuş olsaydın, aramazdın...
Eğer herkes dost sandığı kimselerin bir de kendi arkasından söylemiş olduklarını duysaydı, dünyada pek az dost kalırdı.
Bir adam bir nehrin öteki tarafında yaşıyor ve onun lideri, benim liderimle kavga etti diye, biz aramızda kavga etmediğimiz halde, kalkıp birbirimizi öldürmeye kalkışmamızdan daha aptalca bir şey olabilir mi? / Blaise Pascal
Düşünce gücümüz arttıkça, özgür insanların çoğaldığını görürüz. Basit insanlar, kişiler arasında bir ayrım görmezler.
Çok büyük bir ihtimalle, bir gemiye kaptan olarak, o gemide doğmuş birini seçmeyiz.
Bir yapıt oluştururken en son bulduğumuz şey, en başa neyin konulması gerektiğidir.
Öyleyse kişi değil de nitelikler seviliyor ancak.
Eskiler diye adlandırdıklarımız aslında her şeyde yeniydiler ve tam anlamıyla insanlığın çocukluğunu oluşturuyorlardı
Sevginin yaşı yoktur. Her daim gençtir.Şairler bunu söylemişlerdir bize:
Onların kalbinde bir bekleme yeri vardır, sevgi orada barınır.
Sevdiğimizden uzak olduğumuzda, bir sürü şey yapmak ya da söylemek için karar alırız. Yakınında olduğumuzda ise kararsızızdır. Bu nereden kaynaklanır?
İnsanların hakkınızda iyi düşünmesini mi istiyorsunuz? Kendinizden konuşmayın.
"Zira başkasını seviyor değilizdir; daha iyi sevebilmek için güç topluyoruzdur..."
En iyi kitaplar, onları okuyanların kendilerinin de yazabileceklerine inandıkları kitaplardır.
"Bu sonsuz uzamların ebedî sessizliği ürkütüyor beni."
İnsanlar pek çok şeyi öğrenmişler; kuşlar gibi uçmayı, balıklar gibi yüzmeyi.. Fakat çok basit bişeyi öğrenememişler insan gibi yaşamayı. / Blaise Pascal
Şu zavallı çocuklar, "bu köpek benim' diyorlardı. 'orası güneşteki benim yerim.' İşte tüm dünyayı kuşatan gasbedip sahiplenme davasının nasıl başladığının en canlı timsali. / Blaise Pascal
Yararlı olmak ve bir başkasına yanıldığını göstermek istediğimizde, o kişinin söz konusu şeyi hangi açıdan ele aldığını gözlemlememiz gerekir, çünkü genelde bu şey o açıdan bakıldığında doğrudur. Bu gerçeği kabul etmeli, ancak bunun hangi açıdan yanlış olduğunu görmesini sağlamalıyız. Karşımızdaki bundan mutluluk duyacak, çünkü yanılmamış olduğunu, tek eksikliğinin bütün açılardan görememek olduğunu anlayacaktır. Çünkü her şeyi görmemesinden ve ele aldığı açıda doğal olarak yanılabilmesinden kaynaklanır. / Blaise Pascal
“Kalbin kendine has nedenleri vardır ki, akıl hiçbir zaman anlayamaz.” Blaise Pascal
“Görmek isteyenler için yeterince ışık, istemeyenler için yeterince karanlık vardır.” Blaise Pascal
“Her şey daima başlangıcında en iyidir.” Blaise Pascal
Dünya beni bir nokta gibi içeriyor ve yutuyor, ben de onu içeriyorum(anlıyorum).
Eğer herkes dost sandığı kimselerin bir de kendi arkasından söylemiş olduklarını duysaydı, dünyada pek az dost kalırdı.
Her seçim bir vazgeçiştir.
Eğer herkes dost sandığı kimselerin bir de kendi arkasından söylemiş olduklarını işitseydi, dünyada çok az dost kalırdı.
Hayatın anlamını bilmeyen insan mutsuzdur.
İlahi gerçekler zekadan kalbe değil, kalpten zekaya doğru gider. Allah'ı hisseden kalptir.
Kuvvetsiz adalet sakattır.
Çok büyük bir ihtimalle, bir gemiye kaptan olarak, o gemide doğmuş birini seçmeyiz.
Gerçek, onu öğrenen için, onu söyleyenden daha yararlıdır.
İnsanlığın bütün sorunları, kişinin tek başına bir odada sessizce oturamamasından kaynaklanır.
Papağan, temiz de olsa gagasını siler.
Yasama güçsüzleşince, ahlak dejenere olur.
Kalbin kendine has nedenleri vardır ki akıl hiç bir zaman anlayamaz.
Yasama güçsüzleşince, ahlak dejenere olur.
İnsanlar pek çok şeyi öğrenmişler; kuşlar gibi uçmayı, balıklar gibi yüzmeyi... fakat çok basit bir şeyi öğrenememişler: "İnsan gibi yaşamayı..
Dünyevi şeylerin sevilmeleri için bilinmeleri gerekir. İlahi şeylerin bilinmeleri için sevilmeleri gerekir.
Genellikle, başkalarının bulduğu nedenlerdense kendi bulduğumuz nedenlerle daha kolay ikna oluruz.
Halimiz gerçekten mutluluk verici olsaydı, kendimizi onun hakkında düşünmekten alıkoyma gereği duymazdık.
Tanrı’yı tanımak ve O’nu sevmek arasında ne çok fark vardır.
Çok büyük bir ihtimalle, bir gemiye kaptan olarak, o gemide doğmuş birini seçmeyiz.
Ölüme, yoksulluğa, bilgisizliğe çare bulamayan insanlar, mutlu olmak için bunları hiç düşünmemek gerektiğini anladılar.
“İnsanların bütün mutsuzluğu bir tek şeyden kaynaklanır: Bir odada sessiz sakin durmayı becerememelerinden.”
Bir uçuruma doğru kaygısızca koşuyoruz ; sonra dönüp koştuğumuz uçurumu görmek için engeller yapıyoruz .
Her şey aynı yönde ve hızda hareket ettiğinde, bir gemide olduğu gibi, hiçbir şey hareket etmemiş görünür. Herkes haddini aşarken, kimse haddini aşmıyor gibi görünür.
Tanrı her şeyi ağırlık, sayı ve oranla/ölçüyle yaratmıştır.
Tanrı’nın dokunmayı lütfettiği ruha ilham ettiği ilk şey; bilgi, acı ve kaygıdır.
Bir ülkede soylular onurlandırılırken, başka bir ülkede avama hürmet edilir.
Bu sonsuz uzayın bitmeyen sessizliği beni korkutuyor.
Bana filozofların değil, peygamberlerin haber verdiği allah gerek. / Blaise Pascal
Kuvvete dayanmayan adalet aciz, adalete dayanmayan kuvvet zalimdir. / Blaise Pascal
Görmek isteyenler için yeterince ışık, istemeyenler için yeterince karanlık vardır. / Blaise Pascal
Bana öyle geliyor ki sezar gidip dünyayı fethederek eğlenmek için fazla yaşlıydı. Bu tür bir eğlence auguste ve iskender'e uygundu: durdurulması zor, genç insanlardı onlar, ama sezar sanrım daha olgundu. / Blaise Pascal
“Dik kafalı insanlarla tartışmam. Zihnimde hasar bırakmalarına izin vermem. Sadece dinlerim.” Blaise Pascal
Kendileri hiç de hayranlık uyandırmayan şeylerin benzerlerini sunup yönetimin ilgisini çeken resim sanatı ne büyük bir kendini beğenmişlik.
Ölümü düşünmek ne kadar tehlikesiz de olsa, ölümü hiç düşünmeden ona katlanmak daha kolaydır.
Şairlerin, sevgiyi kör olarak göstermeye hiç hakları yoktur: sevginin gözündeki bağ çıkarılmalı ve görme gücü bundan böyle ona geri verilebilmelidir.
Beni bu dünyaya kimin gönderdiğini bilmiyorum, bilmiyorum dünya nedir, ben kimim, ben korkunç bir tarzda her şeyden bihaberim ... nereden geldiğimi bilmediğim gibi, nereye gideceğimi de bilmiyorum ... budur benim durumum: çaresizlik, zayıflık, karanlıkla dolu
Yararlı olmak ve bir başkasına yanıldığını göstermek istediğimizde, o kişinin söz konusu şeyi hangi açıdan ele aldığını gözlemlememiz gerekir, çünkü genelde bu şey o açıdan bakıldığında doğrudur. Bu gerçeği kabul etmeli, ancak bunun hangi açıdan yanlış olduğunu görmesini sağlamalıyız. Karşımızdaki bundan mutluluk duyacak, çünkü yanılmamış olduğunu, tek eksikliğinin bütün açılardan görememek olduğunu anlayacaktır. Çünkü her şeyi görmemesinden ve ele aldığı açıda doğal olarak yanılabilmesinden kaynaklanır.
Kalbin mantığa sığmayan, apayrı bir mantığı vardır.
İnsanlığın bütün sorunları, kişinin tek başına bir odada sessizce oturamamasından kaynaklanır.
İyilikler iade edilebilme sınırı içinde kaldıkça hoşa gider, bu sınırı aşınca şükranın yerini nefret alır.
Kim bilir, içinde uyanık olduğumuzu sandığımız yaşamın öteki yarısının, uyandığımıza inandığımız uyku türünden bir yaşam olmadığını?