Sayfa İçeriği: Atatürk'ün Laiklik İle İlgili Sözleri, Atatürk'ün Laiklik İle Alakalı Sözleri, Atatürk'ün Laiklik Sözleri, Atatürk'ün Laiklik İlkesi Sözleri, Atatürk'ün Laiklik Hakkında Sözleri
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu olan Gazi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk'ü saygı ve sevgi ile anıyoruz. Atatürk'ün laiklik ile alakalı söylemiş olduğu sözleri bu yazımızdan sizler ile buluşturuyoruz.
Editör Seçimi: Laiklik, yalnız din ve dünya işlerinin ayrılması demek değildir. Bütün yurttaşların vicdan, ibadet ve din hürriyeti demektir. (Mustafa Kemal Atatürk)
Eğitim ve öğretimi birleştirmedikçe aynı fikirde, aynı zihniyette fertlerden kurulu bir millet yapmaya imkân aramak abesle uğraşmak olmaz mı idi? Dünya medeniyet ailesinde saygı toplayan bir yerin sahibi olmaya layık Türk Milleti, evlatlarına vereceği eğitimi mektep ve medrese adında birbirinden büsbütün başka iki çeşit kuruluşa bölmeye katlanabilir miydi?
Din bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. Biz dine saygı gösteririz. Düşünüşe ve düşünceye karşı değiliz. Biz sade din işlerini, millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyor, kasıt ve fiile dayanan tutucu hareketlerden sakınıyoruz. Gericilere asla fırsat vermeyeceğiz.
Ölülerden medet ummak medeni bir toplum için yüz karasıdır.
“… Bazı kimseler asri olmayı kâfir olmak sanıyorlar. Asıl küfür onlann bu zannıdır. Bu yanlış yorumu yapanlann maksadı, islamlann kâfirlere esir olmasını istemek değil de nedir?”
Lαiklik ile devlet, bilim ve αkıl ile yönetilecek, millet de kendini bu yoldα geliştirecektir. Bu gelişmede dinin yeri vicdαnlαrdır.
Efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensublar memleketi olamaz. En doğru ve en hakikî tarikat, medeniyet tarikatıdır.
Türk milleti, halk yönetimi olan cumhuriyetle yönetilir bir devlettir. Türk Devleti lâiktir. Her ergin dinini seçmekte serbesttir. 1930 (Afet İnan, M. B. ve M.K. Atatürk’ün El Yazılan, s.352)
Türkiye Cumhuriyeti, şeyhler, dervişler memleketi olamaz. Ölülerden yardım ummak, uygar bir toplum için lekedir.
Her fert, istediğini düşünmek, istediğine inanmak, kendine mahsus siyasi bir fikre malik olmak, mensup olduğu bir dinin icaplarını yapmak veya yapmamak hak ve hürriyetine maliktir.
Vicdan hürriyeti mutlak ve taarruz edilemez, ferdin tabii haklarının en mühimlerinden tanınmalıdır.
Bir millet kendi kuvvetine dayanarak varlığını ve bağımsızlığını talep etmemiştir. Allah’ın emrettiği şey, kadın ve erkek beraber olarak ilim ve kültür edinmeleridir.
Din ve mezhep herkesin vicdanına kalmış bir iştir. Hiç kimse hiçbir kimseyi, ne bir din, ne de bir mezhebi kabul etmeye zorlayabilir. Din ve mezhep hiçbir zaman politika aleti olarak kullanılamaz.
Softa sınıfının din simsarlığına izin verilmemelidir. Dinden maddi menfaat temin edenler. İğrenç kimselerdir. İşte bu duruma karşıyız ve buna müsaade etmiyoruz.
Laiklik, asla dinsizlik olmadığı gibi, sahte dindarlık ve büyücülükle mücadele kapısını açtığı için, gerçek dindarlığın gelişmesi imkanını temin etmiştir.
Her fert, istediğini düşünmek, istediğine inanmak, kendine mahsus siyasi bir fikre malik olmak, mensup olduğu bir dinin icaplarını yapmak veya yapmamak hak ve hürriyetine maliktir.
Artık Türkiye, din ve şeriat oyunlarına sahne olmaktan çok yüksektir. Bu gibi oyuncular varsa, kendilerine başka taraflarda sahne arasınlar.
“Din, bir vicdan sorunudur. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir, özgürdür. Biz dine saygı gösteririz. Düşünüşe ve düşünceye karşı değiliz. Biz din işlerini millet ve devlet işleri ile karıştırmamaya çalışıyor, amaca ve eyleme dayanan bağnaz hareketlerden sakınıyoruz ve buna asla meydan vermeyeceğiz.”
“Muhterem Sanatkârlar, Aziz Arkadaşlar! Bizi yanlış yola sevk eden habisler bilirsiniz ki genellikle din perdesine bürünmüşler, saf ve nezih halkımızı hep şeriat sözleriyle aidata gelmişlerdir… ”
Büyük dinimiz çαlışmαyαnın insαnlıklα hiç ilgisi olmαdığını bildiriyor. Bαzı kimseler çαğdαş olmαyı kâfir olmαk sαyıyorlαr. Αsıl küfür onlαrın bu zαnnıdır. Bu yαnlış tefsiri yαpαnlαrın mαksαdı İslâmlαrın kâfirlere esir olmαsını istemek değil de nedir? Her sαrıklıyı hocα sαnmαyın, hocα olmαk sαrıklα değil, dimαğlαdır.
Bir dinin tαbii olmαsı için αklα, fenne, ilme ve mαntığα uygun olmαsı lαzımdır.
Αrkαdαşlαr, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplαr memleketi olαmαz. En doğru, en hαkiki tαrikαt, medeniyet tαrikαtıdır.
Cumhuriyetçilik ve toplumsal inkılâp, lâiklik ve yenilikseverlik, Türk’ün öz malı ve özelliği haline geldiğini görmek, benim için büyük bir bahtiyarlık olacaktır.
Vatandaşları içinde çeşitli dinlere mensup unsurlar bulunan ve her din mensubu hakkında adil ve tarafsız tutum ve davranışta bulunmaya ve mahkemelerinde vatandaşları ve yabancılar hakkında eşit adalet uygulamakla vazifeli olan bir hükümet, fikir ve vicdan hürriyetlerine uymaya mecburdur.
Kimsenin düşüncesine ve vicdanına egemen olunamaz.
Dinsel düşünce ve inançlara saygılı olmak öteden beri doğal ve genel bir anlayıştır. Bunun tersini düşünmek için neden yoktur.
Bazı kimseler zamanın yeniliklerine uymayı kâfir olmak sanıyorlar. Asıl küfür onların bu zannıdır.
Müslümanlığın, yüzyıllardan beri yapıla geldiği üzere bir siyaset vasıtası olarak kullanılmaktan kurtarılmasının ve yüceltilmesinin şart olduğu gerçeğini de görmüş bulunuyoruz.
Türkiye’de “muayyen bir dinin merasimi de serbesttir, yani ayin hürriyeti masundur. Tabiatıyla ayinler asayiş ve genel adaba aykırı olamaz, siyasi gösteri şeklinde de yapılamaz.”
İntisap etmekle bahtiyar olduğumuz İslam dinini, asırlardan beri alışılmış olduğu üzere bir siyaset vasıtası mevkiinden kurtarmak ve yükseltmenin elzem olduğu hakikatini müşahede ediyoruz.
Bunun gibi bağlı bulunmakla inanmış ve mutlu olduğumuz İslam dinini, yüzyıllardan beri alışılmış olduğu üzere, bir politika aracı durumundan kurtarmak ve yükseltmek gerektiği gerçeğini görüyoruz. Kutsal ve tanrısal olan inanç ve vicdanlarımızı karışık ve türlü renkte bulunan ve her türlü çıkarlar ve tutkuların alanı olan siyasetten ve siyasetin bütün ögelerinden bir an önce kesinlikle kurtarmak, milletin dünya ve ahiret mutluluğunun emrettiği bir zorunluluktur. Ancak böylece İslam dininin yüceliği gerçekleşir.
Büyük dinimiz çalışmayanın insanlıkla hiç ilgisi olmadığını bildiriyor. Bazı kimseler çağdaş olmayı kafir olmak sayıyorlar. Asıl küfür onların bu zannıdır. Bu yanlış tefsiri yapanların maksadı İslam'ın kafirlere esir olmasını istemek değil de nedir? Her sarıklıyı hoca sanmayın, hoca olmak sarıkla değil, dimağladır.
Artık Türkiye, din ve şeriat oyunlarına sahne olmaktan çok yüksektir. Bu gibi oyuncular varsa, kendilerine başka taraflarda sahne arasınlar.
Bizi yanlış yola sevk eden soysuzlar bilirsiniz ki, çok kere din perdesine bürünmüşler, saf ve temiz halkımızı hep din kuralları sözleriyle aldata gelmişlerdir. Tarihimizi okuyunuz, dinleyiniz... Görürsünüz ki milleti mahveden, esir eden, harabeden fenalıklar hep din örtüsü altındaki küfür ve kötülükten gelmiştir.
Vatandaşları içinde çeşitli dinlere mensup unsurlar bulunan ve her din mensubu hakkında adil ve tarafsız tutum ve davranışta bulunmaya ve mahkemelerinde vatandaşları ve yabancılar hakkında eşit adalet uygulamakla vazifeli olan bir hükumet, fikir ve vicdan hürriyetlerine uymaya mecburdur.
Bizim dinimiz en makul ve en tabii bir dindir. Ve ancak bundan dolayıdır ki son din olmuştur. Bir dinin tabi olması için akla, fenne, ilme ve mantığa uyması lazımdır. Bizim dinimiz bunlara tamamen uygundur.
Din bir vicdαn meselesidir. Herkes vicdαnının emrine uymαktα serbesttir. Biz dine sαygı gösteririz. Düşünüşe ve düşünceye muhαlif değiliz. Biz sαdece din işlerini, millet ve devlet işleriyle kαrıştırmαmαyα çαlışıyor, kαsde ve fiile dαyαnαn tααssupkâr hαreketlerden sαkınıyoruz.
Milletimiz dil ve din gibi kuvvetli iki hαzineye sαhiptir. Bu fαziletleri hiç bir kuvvet milletimizin kαlp ve vicdαnındαn çekip αlαmαyαcαktır ve αlαmαz.
Türk milleti, halk idaresi olan cumhuriyetle idare olunur bir devlettir. Türk Devleti laiktir. Her reşit dinini seçmekte serbesttir.