Sayfa İçeriği: Aşık Seyrani Sözleri, Aşık Seyrani Türkü Sözleri, Aşık Seyrani Şiirleri, Aşık Seyrani Sözleri 2020, Seyrani Sözleri, Aşık Seyrani Sözleri Facebook, Aşık Seyrani Sözleri Anlamlı
Türk halk ozanı olan Aşık Seyrani Sözlerini derleyip bir araya getirdik. Bu sayfamızda yer almakta olan Seyrani Şiirleri arasından beğendiklerinizi Facebook, İnstagram gibi hesaplarınızdan paylaşabilirsiniz.
Editörün Seçimi: Ne hikmet ki dünyada; gelen ağlar, giden ağlar (Aşık Seyrani)
Ne hikmet ki şu dünyada; geIen ağIar, giden ağIar.
Ehli kemal ile cefa çekmesi Yeğdir cahil ile safa sürmeden.
Hiç, çoban koyunu güder mi dağda, olmasa gözleri süt, yoğurt, yağda? / Aşık Seyrani
Küf tutmaz elmastır aslımız bizim olur olmaz sarraf anlamaz bizi.
Acep güzel sana neyledim bilmem
Sensin bu dertlere daldıran beni
Gözüm yaşlı kaldı ağlarım gülmem
Yok elimden tutup kaldıran beni
Çal bağlamacı çal, eski türküler,
Dirilt namelerini ataların!
Dertli, Emrah, Ruhsat dile gelsinler,
Duyur sesini eski ustaların!
Aşkın arısına düşürme teIaş
İster isen benden baI, kara gözIüm
Muhabbet diIersen semtinde doIaş
DiIemezsen gamda kaI, kara gözIüm / Seyrani
"Her sözüm dinleyen özüm seçemez / Sırat köprüsünden ince sözlüyüm"
Ben bu askin çiIesini
Yanar çektim, tüter çektim
Yedim gonca siIIesini
BüIbüI gibi öter çektim / Seyrani
Muhabbet küpünün oIsam şarabı
Yâr beni doIdurup içer mi biImem
Mamur oImak için gönüI harabı
Bir mimar eIine geçer mi biImem / Seyrani
Can ipini ten yününden
Saran kirmen ular bir gün
Sulu yalçınlar önünden
Açılan gül solar bir gün.
Bir aynaya kılsam nazar
Sağ tarafım sol görünür
Padişahlar ferman yazar
Tatarlara yol görünür.
Yâr zülfünden bana gelen kokunun
Sebep ne ki hatırıma dokunun
Bu âlemde yine mihnet okunun
Sensin nişanına aldıran beni
Biz âşıka sultanlığın hanlığın
Ne dostluğun belli ne düşmanlığın
Değil midir senin kalpazanlığın
Böyle mihenklere çaldıran beni
Açıl ey gonca-i bağ-ı letafet
Bülbülü zar eden sen değil misin
Meseldir arife tarif ne hacet
Beni naçar eden sen değil misin
Göz halkeden etmiş baktırmak için
Ağlatıp gözyaşı aktırmak için
Karanlıkta şem'e baktırmak için
Nurunu nâr eden sen değil misin
Açmayınca gözün arıya özün
Teslim rıza sözün edemez çiçek
Örümcek çulhanın dokunmuş bezin
Biçmek elimizden gelmez ki biçek
Sırat kıldan ince kılıçtan keskin
Seçmeyince gönlüm edemem teskin
Hakkın rahmetinden bu gönül miskin
Geçip yol vermez ki sıratı geçek
Hastalıktan ötürü gözleri kapanmış olan bir adam, halk şairi Seyrani'ye:
"Bende dünyayı görecek göz mü kaldı?" diye şikayette bulununca, söz ustası Seyrânî:
"Hiç üzülme dostum!" demiş. "Zaten dünyada da bakılacak surat kalmadı."
Terk etme sakın vefayı
Reva görme sen cefayı
Artırma yâre şekvayı
Âşık bile bezer bir gün
"Kötünün dünyada eseri kalmaz."
Dünyadan ahrete gidip gelmemek
Olmasa iktiza eder ölmemek
Balık baştan kokar bunu bilmemek
Seyranî gafilin ahmaklığından
Görmüş yok cihanda cahilden vefa
Vefa umup etme kendine cefa
Olur mu insana zehirden şifa
Fikretsin gönülden ihvan olanlar.
Mendili de yudum arıttım
Gülümü dalında kuruttum
Adım neydi unuttum
Sorulmayı sorulmayı
Arz boşlukta güneş için dolanır
Güneşe bakılmaz gözler sulanır
Karışırsa pekmez süte bulanır
Seçmek elimizden gelmez ki seçek
Kimi baydır kimi geda
Cümlesine yâran Hüda
Yusuf'umdan düştüm cüda
Yakub'um ağlar gezerim / Seyrani
Kulun rızkın verir Hazret-i Bari
Açılan güIIeri incitmez harı
Kötülük değildir er kişi kârı
Kemlik edenIere inayet eyle / Seyrani
Ben bu aşkın çilesini
Yanar çektim, tüter çektim
Yedim bunca sillesini
Bülbül gibi öter çektim.
Ara, bul, şem'anı yak da
Su gibi engine ak da
Ne tırnak idim ayakta
Ne taç gibi serde idim
Aşkın arısına düşürme telaş
İster isen benden bal, kara gözlüm
Muhabbet dilersen semtinde dolaş
Dilemezsen gamda kal, kara gözlüm
Bülbüle gül yarar, deveye diken
Çiledir aşıkın boynunu büken
Tarlasına haram tohumu eken
Helal mahsulunu biçer mi bilmem.
"Soğanlı Dağı'nın yiğit insanı
Bardız Yaylası'nın gülü Ergani
Kendi mütevazi büyüktür şanı
Olmaz zalimlerin kulu Ergani"
Zannetme Seyrâni yıldız ay olur
Doğru oku atan eğri yay olur
Katreler karışır ırmak çay olur
Bulur deryâsını çay gide gide...
Ey sevdiğim, artık yeter
Bana yosma bakışın var
Ateşlerden daha beter
Âşıkları yakışın var
Kırk birinde her hevesim yitirdim
Kırk beşinde bağdaş kurup oturdum
Ellisinde göçüm çeküp götürdüm
Vâdesi yetmişe döndürdün felek
Seher yeli sen mevlayı seversen
Sılada bir yârim var, seher yeli
Bu kâğıt içine üç beyit yazdım
Bul sen tenhada ver, seher yeli
Âdem bu demden imiş
Bu dem Âdemden imiş
Âdemden evvel bu dem
Hak bilir kimde imiş
Lafzan ismi müsemma
Manen ilmi muamma
Ademden olmuş Havva
İsa Meryem'dem imiş
Afitap cemalin görelden beri
Arttı derûnumda hicran sevdiğim
Layık mı gezeyim böyle serseri
Yok mudur lütfunla ihsan sevdiğim
Biçare gönlümün nevası yoktur
Açılmış bir gül-i ranası yoktur
Derd-i derunumun devası yoktur
Sen eyle derdime derman sevdiğim
Kadrini bilesin bağrı yanığın
Uyma hiç sözüne her münafığın
Gönlünün tahtında her bir âşığın
Sensin hükmeyleyen sultan sevdiğim
Aheng-i aşkımdır inleyen defte
Boğuluyor kalb-i yâre geçince
Her katre bir inci olur sedefte
Zehir olur tab'ı mara geçince
Tedbir-i Lokmana bağlanma âşık
Belki islah etmiş yârân-ı sadık
Tedbirin takdire gelmez muvafık
Merhemin eline yâre geçince
Arttırır kadrini verd-i aşkımın
Feryad-ı bülbüldür vird-i aşkımın
Neylesin Lokmanı derd-i aşkımın
Destine kudretten çare geçince
Âlem-i ervahda ruhlara Mevla
Ten mülkün vermedi ahd ü amansız
İkrar-ı ezelde duranlar hâlâ
Mü'min-i kâmildir seksiz gümansız
Cahilin rüyası hayra yorulmaz
Tecellinin cilvesinden sorulmaz
Eğri okla doğru nişan vurulmaz
Doğru ok atılmaz eğri kemansız
Bir içim su içmedin mi elimden
Duymadın mı bir nasihat dilimden
İkrar silahların çektin belimden
Canıma kastettin behey imansız