Sayfa İçeriği: Ahmet Altan Sözleri, Ahmet Altan Güzel Sözleri, Ahmet Altan Aşk Sözleri, Ahmet Altan Şiirleri, Ahmet Altan Sözleri 2019, Anlamlı Ahmet Altan Sözleri, Özlü Ahmet Altan Sözleri
1950 yılında Ankara'da doğan, ünlü gazetecilerden olan Ahmet Altan Sözlerini bu sayfamızdan inceleyebilirsiniz. Twitter, İnstagram ve Facebook hesaplarınızdan da Anlamlı Ahmet Altan Sözlerini paylaşabilirsiniz.
Editörün Seçimi: Ölümü bile ikinci sıraya düşüren bir durumdur aşk.. (Ahmet Altan)
Yanımda kimse olmadığından değil yalnızlığım, yalnız olduğumu söyleyebileceğim kimse olmadığımdan yalnızım ben. / Ahmet Altan
Birden özleyiveriyorsunuz...
Çoktan unuttuğunuzu sandığınız
ya da yalnızca bir kere karşılaştığınız
ve özlemek için yeteri kadar tanımadığınız birini
bir sabah çılgınca özleyerek uyanıyorsunuz.
Mutluluk da korkutuyor beni ...
Yalnızım.
Kendimi yalnız hissediyorum ki, bu yalnızlıktan da kötü.
Yanımda kimse olmadığından değil yalnızlığım, yalnız olduğumu söyleyebileceğim kimse olmadığımdan yalnızım ben. / Ahmet Altan
Alman'dan bir randevu istersin ve o sana "Tamam, çarsamba günü saat 8.45'te buluşalım" der. Türk'ten randevu istersin, "Çarşamba günü öğleden sonra tekrar arar mısın?" diye sorar.
Kaybolmalı bazen insan
Kendi tenhalığına çekilmeli
O ıssız karmaşanın içinde gizlice yeniden çoğalmalı, nadasa bırakılmış bir toprak gibi kendi karanlığında bereketlenmeli.
Aşk kılıç yarası gibidir, acısı geçer ama mutlaka izi kalır.
Öyle geliyor ki sanki hepimiz, içimizde bir başkası için ayrılmış bir yerle doğuyoruz. Bir parçası kayıp bir bulmaca gibi...
Bir kadını sevmekle başlar her şey ama, bir kadını tanımakla varılır hayatın sırrına. Bir kadını tanımaya soyunmak zor ama keyifli bir yolculuğa çıkmaktır. Dört mevsimi bir yürekte buluşturur, bu yüzden de sürekli şaşırtırlar. Sürprizlerin ardı arkası kesilmez. Zordur anlamak onları. Benzemek gerekir anlayabilmek için belki de. / Ahmet Altan
Kazanamayacakları bir savaşı kazanacaklarını sananlar, bunun yanlış olduğunu söyleyenlere kızarlar. / Ahmet Altan
En korkunç gerçekler, söylenmeye değmeyecek kadar basit olan bildik gerçeklerdir. / Ahmet Altan
Sessiz ve mükemmel gece. Ve biri eksik. Biri her zaman eksik. Biri, geldiğinde bile eksik. Öyle eksildik ki yaşarken, bize dokunan herkesi eksiltiyoruz.yalnızlığımızla çoğalıp kalabalığımızla eksiliyoruz ve öylesine kalabalık ki yalnızlığımız; ne yana dönsek kendimize çarpıyoruz. / Ahmet Altan
Beni bu eylül öldürecek
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Dağınık kaşlarınızın sınırlarını çizdiği o ışıltılı gözlerinizden bir pırıltı uçuverdiğini sanki görüyorum.
Vazgeçemeyeceğim kadar kıymetli değil benim hayatım, ben şanslı olanlardanım, hayatımdan daha kıymetli bir şeylerim var benim, öyle altı imzalı boş mukaveleler taşımıyorum koynumda, hayatım karşılığında anlaşmalar yapmıyorum.
''Yalnızlar sever edebiyatı bilirsiniz...''
Ne kadar kalabalık bir yalnızlığa sahibiz.
Ne yana dönsek kendimize çarpıyoruz.
Ama insan her zaman sevdiğini yok etmiyor, bazen de sevdiği için kendini yok ediyor.
Mutluluğu kaçırdığım doğru ama
benim aradığım mutluluk bu değildi zaten.
"Eğer bir gün hayatıma ihtiyacın olursa gel ve al onu..."
Askerliği unutmuşlar, işleri güçleri siyaset, dini de alet ediyorlar... onca dua namaz ama cepheye yürü deyince ayakları geri geri gidiyor.
Ne gerçeğimizden memnunduk ne gerçeğimizi değiştirebiliyorduk.
Hayatımıza girmiş ve oradan "suçlu ilan edilmeden" çıkmayı başarmış kaç kişi vardı?
Bir gün seni kaybettiğimde bir parçamı kaybetmiş olacağım.
Hepimiz yaralanmayı biliyoruz.
Hayatında aklın dışında bir şeyler olması onu mutlu ediyordu.
“Öyle derin ki gözlerin içmeye eğildim de
Bütün güneşleri pırıl pırıl orada gördüm
Orada bütün ümitsizlikleri bekleyen ölüm
Öyle derin ki her şeyi unuttum içlerinde .”
Tuhaf maceralar var hayatta.
Bazı yazarları özler insan, onların anlattıklarını, anlatma biçimlerini, kullandıkları dili, yalnızca onlara ait olan sözcük evliliklerini, onların yarattığı ve okurken bir parçası haline geldiğiniz dünyayı, o dünyanın kokularını, seslerini, renklerini özler.
En korkunç gerçekler söylemeye değmeyecek kadar basit olan, bildik gerçeklerdir.
Geleceği merak ettiğim anları düşünüyorum da şimdi, hep yalnızdım o anlarda, gelecekle yalnızlık arasında bir bağ var gibi geliyor bana, insan yalnızken geleceği düşünüyor ve geleceği düşünmek insanı yalnızlaştırıyor.
Hep "öldürmeyi" amaçlayan kutsallıklar peşinde koştuk, artık bir de "yaşatmayı" amaçlayan kutsallıkların peşinden gidelim bence.
Meclis bir akşamda bilinen kararları aldı ve ülkeyi değiştirdi. Eğer bu kararlar 15 yıl önce alınmış olaydı 30 bin gencimiz ölmeyecekti. "Şimdi birilerinin yürekleri sızlıyor mu?" diyeceksiniz. Bence sızlamıyor. Her zaman onurdan bahseder bizim ahmaklar. Amerikalı dolar verince kendi gururları nerede kalıyor peki?
Para harcamak kültür ister, o da bizimkilerde yok. Almanların Goethe'si, Mozart'ı, Bethoveen'i var. Bizim ise sadece pastırmalı yumurtamız.
Türkiye'nin en karanlık, en ürkütücü, en yasadışı örgütü hangisidir derseniz, "devlet" derim.
Yanımda kimse olmadığından değil yalnızlığım, yalnız olduğumu söyleyebileceğim kimse olmadığımdan yalnızım ben.
Kimsenin gerçek yüzünü göremiyorduk gün ışığında...
Günah insanları çekiyordu, bütün cezalara, tehditlere rağmen işliyorlardı günahlarını...
Siz neden sormadan burada kalamıyorsanız, ben de tam o sebepten size kal diyemiyorum...
Geriye dönüşü olmayan bir kapıdan geçtim, geriye dönmek de istemedim.
Ya ölüm olmasaydı, en son teselliyi de kaybetmiş olurlardı.
Ölüm hiç bu kadar canlı, bu kadar hareketli ve bu kadar görünür olmamıştı.
Sabahleyin birilerinin öleceğini biliyordu oradaki herkes, o öleceklerden birinin kendilerinin olabileceğini de biliyorlardı.
Hayat diye bir şey var, her zaman size keşfedilecek geniş alanlar bırakan, ne kadar yaşarsanız yaşayın daima bilmediğiniz, kuytularına sokulamadığınız bir hayat, sadece size ait bir hayat.
Meclis bir akşamda bilinen kararları aldı ve ülkeyi değiştirdi. Eğer bu kararlar 15 yıl önce alınmış olaydı 30 bin gencimiz ölmeyecekti. ‘şimdi birilerinin yürekleri sızlıyor mu?’ diyeceksiniz. Bence sızlamıyor. Her zaman onurdan bahseder bizim ahmaklar.
Sessiz ve mükemmel gece. Ve biri eksik. Biri her zaman eksik. Biri, geldiğinde bile eksik. Öyle eksildik ki yaşarken, bize dokunan herkesi eksiltiyoruz. Yalnızlığımızla çoğalıp kalabalığımızla eksiliyoruz ve öylesine kalabalık ki yalnızlığımız; ne yana dön.
En korkunç gerçekler söylemeye değmeyecek kadar basit olan, bildik gerçeklerdir.
Ve bir insanın birini hem sevip hem de ona düşmanlık duyması kadar taşınması zor bir duygu ikiliği, inanın az bulunur.
İstediğiniz, sizden başka türlü yaratılmış olanların zaaflarını bulmak, kanatlarının arasına yerleştirilmiş kamburları saymak, sonra da sanki kanatları yokmuş gibi onların yalnızca kamburlarını söylemek: "Bak işte kamburları var."
Hayat diye bir şey var, her zaman size keşfedilecek geniş alanlar bırakan, ne kadar yaşarsanız yaşayın daima bilmediğiniz, kuytularına sokulamadığınız bir hayat, sadece size ait bir hayat. / Ahmet Altan
Eğer bir alıcı çıksaydı, bir şeytan mesela, ne karşılığında satardınız ruhunuzu, ne karşılığında cehennemlerde yanmaya razı olurdunuz?
Milyonlarca yildan beri akan hayat, her rüzgar degdiginde degisen egzotik bir cicek gibi bicimden bicime, renkten renge, kokudan kokuya gecerken, iki sey hic degismeden, bu degisimi sirtinda tasidi. Ask ve cinayet
Onun egoistliği beni hep üzdü ama onun yalnızlığı beni hep korkuttu.
Şimdilik asker kaybetmiyoruz, kaybettiğimiz sadece imparatorluğun toprakları ve gururudur.
Halimiz it hali ama keyfimiz paşada yok, öyle mi çavuş?
Tanrı kadınlara geçmişi ve geleceği, erkeklere ise yaşadığı günü armağan etti. Kadınlar geniş bir zamana yayıldıkları için huzursuz, erkekler daracık bir zamana sıkıştıkları için anlayışsız olurlar.