Sayfa İçeriği: Ağıt Sözleri, Ağıt Sözleri Kısa, Ağıt Sözleri 2019, Ağıt Örnekleri, Ağıt Türküleri, Anlamlı Ağıt Sözleri, En Güzel Ağıt Sözleri, Ağıt Sözleri Uzun
Eski Türkler tarafından söylenen, genellikle kötü bir olay olduğunda; ölüm, hastalık, doğal afet vb. gibi olaylarda söylenen halk türklerine verilen isimdir Ağıt. Sizler için Ağıt sözlerini derleyip hazır ettik.
Editör Seçimi: Gelin ağlar yaşlı yaşlı, gitmem diye sallar başı, ağlama gelin ağlama, sen gider gene gelirsin, bir iken iki olursun, dertlerini unutursun, ağlama gelin ağlama.
Can evimden vurdu felek neyleyim. Ben ağlarım çelik teller iniler. Ben almadım toprak aldı koynuna. Yarim diyen bülbül diller iniler. Gider oldum avşar ili yoluna. Bakmam gayrı bu diyarın gülüne. Karaları taksın çapar koluna. Yağız atlı nice kollar iniler. Dertli dertli çukurova yolunu tut adam olun.
Şafak söktü tan yerleri atıyor,
Tren gelmiş acı acı ötüyor,
Kardeşim şehit olmuş yerde yatıyor,
Ak elleri kızıl kana batıyor.
Gökyüzünün gitmiyor, kara hüzün ağıtIarı gözIer dokunsan yağacak, O, gönüI buIutIarı kader çeşmesi küsmüş, artık hane yok, şehitsiz bugün çok duygu yükIüyüm, gönüI ağIar çaresiz.
Sabahınan bir kuş öter
O da dağların çiğeni
Aslı Bozok'ludur ama
Kendi Hayvalı yeğeni
Telgrafın direkleri sayılmaz. Böyle civan teneşire koyulmaz. Benim yavrum baygın düşmüş ayılmaz. Ne deyip de ağlayayım bugün ben. Mezarımı yol üstüne kazsınlar. Üzerine al yeşili koysunlar. Gelen geçen nâ-muratmış desinler. Ne deyip de ağlayayım bugün ben. Telgrafın direkleri dört olur sen ağlama yüreğime dert olur. Böyle yerler baykuşlara yar olur. Ne deyip de ağlayayım bugün ben.
Göz gamın ne olduğunu bilseydi, gökyüzü bu ayrılığı çekseydi, padişah bu acıyı duysaydı; göz gece demez gündüz demez ağlardı, gökler yıldızlara, güneşle, ayla gece demez gündüz demez ağlardı. Padişah bakardı ününe, tacına, tahtına, tolgasına, kemerine, gece demez gündüz demez ağlardı.
Felek sille vurdu ben oldum sersem,
İyi olmaz dediler her kime sorsam,
Varsamda hekime muayene olsam,
İyi olmadık derdi hekim neylesin.
Kanatlarım yoktur çırpınıp uçmaya,
Dizlerim tutmuyor karlı dağlar aşmaya,
Ellerim ermedi helallaşmaya,
Felek beni taşa çaldı neyleyim.
İIkbaharda her çiçekIer bezeri, sonbaharda döker yaprak gazeIi, kardeşim şehit oImuş nerde mezarı? FeIek beni taşa çaIdı neyIeyim.
Beni uzakIara attın babam, artık evinde rahat yaşa babam, bir köşene ay doğsun babam, bir köşene gün doğsun babam, koIum kapıdan mı çıktıydı babam, başım bacadan mı çıktıydı babam.
Kardeşinin adı Arif
Aslını edemem tarif
Aslanımı seviyormuş
Şu Müdürün kızı Zarif
Sabahınan sabahınan
Kahve gelir tabağınan
Yeter bacın gurban gardaş
Kucağında bebeğinen
Yanar memleketim dağları, yanar altın sarısı bereketli toprağı! yanar memleketimin ovaları. Yanar asırlık taş duvarları, haramzadeler kurmuşlar, kanlı iktidarlarını. Edep, ar, örf, rafa kaldırılmış, yığınlar din ile kandırılmış. Her yanını çıyanlar yılanlar sarmış, başta bir şahmaran, sürekli okur dudaktan rahman yanar memleketimin köyleri. Köylerinde yoksul evleri! „han-ı yağmacılar“ doldururlar, çuvallarını. Sararken yalancıktan türban torbasıyla başlarını. Yanar memleketimin şehirleri, sokak sokak. Satılırken payıtaht parsel parsel, akmaz suları pür-i arsel!.
İki oğlum kaldı incitmesinler. Benim öldüğümü bildirmesinler. Benim yavrularımı ellere dövdürmesinler. Eşim eşime benzer, eşim güllere benzer. Babam dülger olmuş tabutum düzer. Annem terzi olmuş kefenim biçer. Eşim deli olmuş gezer. Mezarımı kazın boylu boyunca. Yansınlar kardeşlerim bana kıyamet boyunca. Ağlaşmayın anneler talihsizmişim. Fani dünyada ömürsüzmüşüm.
Çanakkale derler yeşil gavaklı,
Mollaların mürekkebi boyaklı,
Neçe gulların var ağaç ayaklı,
Ağaç ayağınan gelsen n’olurdu.
Edem gözelidi gıyıdan getmiş,
Sürek öküz gibi boynunu bükmüş,
Şu gevur dinsizi denklemiş atmış,
Acep babamoğlun yudular m’ola.
Yumadan gabire godular m’ola.
Soyun İsmaiI’im sen kendin soyun. Bir yensiz yakasız gömIekIer giyin. HuriIer etsinIer ahrette düğün. AğIayıp da yerim od etmem benim. GeIir diye yoIum gözetmem benim.
Ah anam anam; beni düşünmeyen anam, tekneden ekmeğin tükenmesin anam, oIuğundan suyun eksiImesin anam, ağır yürürsem tembeI derIer anam, hızIı yürürsem deIi derIer anam, eI evine ben nasıI uyayım anam.
Yatağa da vurdum koyun
Emmilerde oldu oyun
Koştum Yoncalığa indim
Akıyor kan ile beyin
Yanını vermiş kayaya
Uykusu gelmiş uyuya
Öldürmeye öldürdünüz
Niye attınız kuyuya.
Kapımızın önü kaya
Kayadan bakarlar ay’a
Cemalimi öldürmüşler
Sarı lira saya saya
Kapımızın önü bahça
Bahçeye de konar sahça,
Eller ölüsüne ağlar
Ben açarım kanlı bohça.
Babam resmimi de duvara assın. Yavrum dedikçe de resmime baksın. Llıdı suyum da getirin tasın. Düğünüm mahşere kaldı neyleyim?.
Çeyizim sandıkta basılı kaldı. Kınalar ellerde yakılı kaldı. Bayrağım ağaçta asılı kaldı. Düğünüm mahşere kaldı neyleyim?.
Hucûm demiş Alamanın zabiti,
Yavrumun kefeni asker kabutu,
Salına girmeye yoktur tabutu,
Yoksa yavrum seni vurdular m’ola,
Kefensiz gabire goydular m’ola.
Yanar memIeketim dağIarı, yanar aItın sarısı bereketIi toprağı! Yanar memIeketimin ovaIarı. Yanar asırIık taş duvarIarı, HaramzadeIer kurmuşIar, kanIı iktidarIarını. Edep, ar, örf, rafa kaIdırıImış, yığınIar din iIe kandırıImış. Her yanını çıyanIar yıIanIar sarmış, başta bir şahmaran, sürekIi okur dudaktan rahman yanar memIeketimin köyIeri. KöyIerinde yoksuI evIeri! „Han-ı YağmacıIar“ doIdururIar, çuvaIIarını. Sararken yaIancıktan türban torbasıyIa başIarını. Yanar memIeketimin şehirIeri, sokak sokak. SatıIırken payıtaht parseI parseI, akmaz suIarı pür-i arseI!
Göz gamın ne oIduğunu biIseydi, gökyüzü bu ayrıIığı çekseydi, padişah bu acıyı duysaydı; göz gece demez gündüz demez ağIardı, gökIer yıIdızIara, güneşIe, ayIa gece demez gündüz demez ağIardı. padişah bakardı ününe, tacına, tahtına, toIgasına, kemerine, gece demez gündüz demez ağIardı.